Haydar Güner, 1 Ocak 1961’de Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesine bağlı Çepni Köyü’nde doğdu.
Ama o doğum yalnızca bir nüfus kaydı değildi. Daha bir yaşındayken bir yangında diri diri yandı — ama ölmedi.
Dönemin yoksulluğu ve çaresizliği ona doğru dürüst bir tedavi bile sunamadı. Yanıklar içinde kendi haline bırakıldı.
Bugün hâlâ vücudunun çeşitli yerlerinde o yangının izlerini taşır.
Bazı insanlar hayata ölüme meydan okuyarak başlar. Haydar, işte onlardan biridir.
5 yaşında babası onu Kur’an kursuna yazdırdı. Ama orada susmadı.
Derler ki:
“Bak etrafına — beterin de beteri var!”
Bir lokma ekmeğe razıysan,
Üstüne bir de teşekkür beklerler senden!
İşsizlik sarar her sokağı,
(“Geçmişi sırtlayanlar, bugün yük sayıldılar.”)
Bir zamanlar ürettiler
Demiri dövdüler
Karpuzu sırtladılar pazara
Postanede sıra oldular
(“Ve bir adamı açlık değil, en çok sevilmemek öldürür.”)
Kirayı ödeyemedi bu ay da
Çocuk okula harçlıksız gitti
Marketin önünden geçerken
Etiketlere bakmadı bile —
(“Çünkü kimse bir dilekçeyle doyamaz.”)
Bir somun ekmekti bütün düşü
Şose boyunda, rüzgârın alnında yürürken
Ne çaldı,
Ne dilendi
Seni düşünmek
Kıyametin gölgesinde
Serçeyi avutmaktır ekmekle
Ve sabaha kavuşmamış
Bir ninninin ipine asılmak
Seni düşünmek
Yoktun sen,
belki de hiç var olmadın aslında.
Gözlerin
görmedi beni bir kez bile.
Bir rüyanın ucuna takılı kaldım,
Ne kıyıdayım,
ne açıkta—
sular çekilirken bırakılan izim ben.
Gökyüzü, yırtılmış bir haritanın kenarı,
pusulasız yolculuklar yüküm.
Bir ülke düşün —
Ahlak suç sayılmış,
Yalakalık erdem gibi sunulmuş.
Dürüst olana “enayi” derler,
İkiyüzlüye “ne akıllı adam…”
Sustum —
Çünkü söylesem
Kırılırdı önce kelimeler
Sonra insanlar
Çatladı harfler ağzımda
Sabah havalandırmasında
Gökyüzü gri değil — susturulmuş
Göğün sesini çalmışlar
Kuşların dili kesilmiş
Ve yine de bir cümle düşer betona
Şiirlerinizle tanıştığım gün, kelimelerin kıyısında yeniden doğdum. Her dizenizde Ahmet Arif’in o devrimci nefesini, halkın sesini ve aşkın en katıksız halini buldum. Toprağın derdini, göğün öfkesini, sevdanın ve direnişin şiirini bu kadar içten dokuyabilmek ancak büyük bir kalbe ve usta bir kaleme ...