yalnızım,
okyanusta bir damla,
ormanda bir ağaç,
kumsalda
bir kum tanesi misali,
yalnızım,
söylemek istediklerimi bir söyleyebilsem,
döksem içimdekileri yazdıklarıma,
kalemim ruhumun melodilerini bir mırıldansa,
kağıtlar isyan eder içimdeki ıstıraba.
En zoru da
Kalbi kırık, gönlü kırık,
Kırıklarla dolu bir ruhla
Göçüp gitmek,
Şu yalan dünyadan,
İnsan kalbi kırık da yaşar,
Zira o kırıkların arasından
Istırap, hüzün ve gözyaşından
Daha çok sebat ve umut taşar...
Ne sessizlik yokluğu avazın,
Ne de gürültü çokluğu sedanın,
Sessizlik, suskunluğuyken vicdanın,
Gürültü, çığlığı incinen cânın...
Öyle çok aktı ki
Ruhumun derinliklerine
Gözümden yaşlar,
Önce yeniden çamur oldu
Topraktan hamurum,
Birincisi bir peri,
Gözümün feri,
Gönlümün rehberi,
Dünyam cennet sanki,
O semadan
Fark etmez,
Ne Yahudi
Ne Hıristiyan
Ne de Müslüman,
Yeri gelir,
Boğulur
Hiç tanımadığın birinin eli,
Uzanır birden o kesif karanlığa,
Ve çekip çıkarır seni,
Pamuk ipliğiyle bağlı olduğun,
Şu gaybana yalan dünyaya…
Zaman durdu bir an, öylece durdu kaldı,
İnatçı bir martı, kanatlarını açtı ve havalandı.
Gökyüzünde özgürlük, yüreğinde sebat,
Zincirlerini kırdı zamanın,
Denize, dalgalara ve bulutlara inat…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!