Suya da
ateşe de yürüyen kalbim
acıya da, sevince de
karanlığa da, sabaha da
paslı demire de, açık kapıya da
ağlayan bebeğe ve emziren kadına
Yine çöktü gözlerime gece,
Ellerime kirli bir bulut korkusu sindi
Saçların rüzgardan alevli,
Bakışların sönmüş bir volkan kalıntısı
Ayrılık yaramamış sana.
Kırgınsın yine düşlerine
en onulmaz yerinden kırıldı ayna
giz bozuldu sırça yüreklerde
gel, iç sızım
hayal köşkünde taht yalnızım
beni dinle
korku tünelinde dindir
Aralıklar hep yağmurlu olur
Sonbahar yaprak yaprak dökülürken
Ellerime,saçlarımda sancılı bir rüzgar
Elinin yağmurunda kırıldı söz
ayrılık orda başladı
orda başladı kara bir kış, üşüdük...
Ey benim nazenin ağrım
solumda telaş, solumda koşturmaca
en çok yitip giden yanım
Aynı şarkı aynı hüznün armasıdır
Aynı gülümsemenin tomurcuk açan dalı
Yuvasını kaybetmez yuvaya emek veren kuş
Aynı fırtınada yitirse bile bulutlarını
Hep aynı şarkıda dindirir kavgada öfkesini.
Bugün hüznün arefesidir
martılar bugün yine kırık kesik
şu ses İsrafil'de "Sur" sesidir
Bugün her şey annem kadar eksik
Alem sanki harp sahnesidir
Ey güne demir atan yanılgım, uykulu halim
Daha kaç rüyanın sonrasında hatırlama güçlüğü çekeceksin
Dünyanın bütün acılarını unutup, acıyan bütün perdeleri kapattım
Pencerelere ateşten zırh giydirdim, ışıktan uzak durdum nice
Uyanmak en telaşlı çırpınışlarla
Beni bir sabahın mahmurluğunda kaybetti annem…
Yine boğazladı gitti geceyi
tutuklu kaldı
çıkamadı sabaha
en sevdiğim şarkım
gözüm gibi büyüttüğüm şiirim
uğruna nicedir uykusuz kaldığım umudum
Karıncanın yuvasını bozdular
Değiştirdiler suyun yatağını bir ilkbahar
Çığlığımızı yitirdik, sesimizi aldılar bir sabah
Şaşkın uyanışlarımızda fark ettiğimiz
demirden yedi kapıya kapattılar düşlerin mavisini
uyuyamama ve düş kuramama, ikisi de bir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!