Nice şafaklar söktürdüm
kapkara akşamlardan,
ihanetlerden uzun süreli, sağlam
cazip ve hatta ebedi vefalar nakşettim.
Ben kotarılmış ayrılıklardan
yüzen gemiler yaparken ölümcül tersanelerde
(Şengalli yaralı kız çocuğuna…)
Yüzüne bakmaya utandığım yaralı kız,
Hangi rengin yansımasısın
Ellerinde gri dünyalar dönüyor
Yüzünde binbir acıyla debellenen hayat yokuşu
yağmur tutardı ellerinde
bulutlar ona öykünürdü
gecesinden ıslaklık dökülürdü
camlarda damlalar bırakırdı
her damla binlerce düş kırığı
ve taze hatıraydı
Bir yalnızlık denemesidir ömrüm
Kuşlar konar her gece ellerime
Penceremden ılık bir hava soluyorum
Hayallerimi bırakıyorum karanlığa,
Gözlerimde kalan son ışığı
Ve anılarımı uyur uyanık, iyi ve kötü…
Feryadında uyandım önce
Bozgun bir hayalin,
Cenk meydanında yanıldım
Mahur sabahların kırgınlığında
Akşama uyanmışım meğer
Fark edemedim…
Anneme...
Acının kefareti ellerin
karanfiller ekiyor ömür muhabbetime
sabah oldu olacak
ve sevdalı gündüzlerin
Soraya,
Bir kelebek öyküsü gibi
bırakıp gittin ellerimi
gözlerinde delice bir yaşama isteği
yıkım aldı beni
ruhumu depreştiren kül bulutlar
firari mutluluklar duyumsarım,
deniz kör kütük sarhoş
içimde kırgın sandallar batar
veda üstüne veda iner
burkulan hüzünlerin sessiz anısına.
Gün yanar,
Kırıldı umut fidanlarım
Şimdi yüreğim olabildiğince kurak
Ya filizlen ya da ışık ver
Ben yeşereyim ey hayat
Ya sükut et,
Ya da çığlığıma kulak ver bir defa…
kumral hatıralar ile yüzleştirme beni
yara bere içinde eski tanıdıklarım
sokaklar ise vurdumduymaz
hep aynı kentin silahıdır başımıza dayadığımız
rüzgâr incinmiş öyküler getirir usulca
fakat gönlüm usulsüz kanıyor yine bu gece
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!