Düşündüğünüz kadar uzun değil hayat
Bir gül bahçesinde biten
yabani bir otu da yaşatmak kadar kısa
Esrik bir gecenin sabahına varamamak kadar müphem
Zamanı kollarken aslında zamanı kaçırmak kadar belirsiz
Geri gelmeyecek kadar vefasız
Deli fırtınalar düşüyor ruhuma
Umut kaçırıyorum yangından
Bölük pörçük hayatlar
Işıksızlığında bir kentin
Ki kara güller bitiyor kırgınlığında
İçimde yine hazırlıksız yakalandığım
yolda çevirip herkesi
gözlerini sordum o kadının
bir zamanlar yağmur şenliğinde
en çok ıslanan gözler onundu
en çok acıyan yürek onun olmalıydı.
Yüreğime keder salan şu karanlık
Yalnız köpek havlamalarıyla
bozulan korkutan sessizlik,
İ
Sese ve ışığa
Çağrıya ve icabete
Afaka ve karanlığa
Kaleme ve yazıya
Tarihe ve solgun sayfalarına
Karanfile, merhamete, hatıraya, toprağa
fezada bir yangın var
çığlık çığlığa düşüyor yıldızlar
acıya, sonra meçhul bir menfeze
muhali bilir misin yar?
işte tutuşuyor güneş ve ay
işte bu mahşerde gözlerinde bahar...
müjdeleyen bahar renginde söyle
en acımasız sözcüklerini
incitmekten korkma nehir yüreğimi
sana ağlayarak gelen bir derviş ruhuna inandır
dertli, kırılgan, fukara bekleyişlerimi.
Kırık dökük hatıralar çalar kapımı
bırakır acı bir vakit ömrüme
yalnız seyre daldığım nazenin çiçekler
yalnız bir güz hüznü
sürgün, sere serpe..
Hangi gidiş zamanındadır,
Dağıldı gökkubbelerde hüzün bulutu,
şimdi şen şakrak kırlangıçlarımız konar
Vakitsiz yağmurun bereketine,
Upuzun akşamlarda oturduk
ayın golgesine
yengiler üzerine,
Ayın renginde bir gül dikiyorum
Gözlerinin değdiği sulara
Bütün karanlığı çekiyorum nidalarından
Sitemlerin körkütük, ulu orta
Söyle ne varsa gagasında Hüma kuşunun
Karanlıkla yıkıldın gül beyazlığında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!