sen, en güneyimden esen sam
bir yanımda halâ ilk günkü beyaz gelincik
aşk olmadan direnmek mi
direnişe aşık olmak mı
hangisidir beni büyüten bu denli
hangisidir çürüten içimdeki seni
Fırtınalı bir günün
sabahında iken henüz
hayallerimin akşamında yaşamak için
bir davet bekliyorsun benden
fırtına ile savrulacağımı düşünmeden
Gel diyemeyeceğim sana
Bir ölüm sukutunda
sen tüm hayat bağlarınla
yaşamanın gerekliliğinden bahar devşiriyorsun
Şah damarına vaktin
temiz kan zerkediyorsun.
Bende veda olmadı hiç,
Roboski, önce yüreğimde birikti soğuk,
üşüdüm,
terkedilmiş bir deniz gibi
kanadı kopmuş bir kırlangıç acısı düştü cismime
gölgem bile kahırla sendeledi
farzet ki ellerinin değdiği bir denizden
içiyorum serinliği
gözyaşının tuzuyla gideriyorum ikindi susuzluğumu
çünkü ölmüş olacak akşama doğru
bütün balıklar
Bana ülkemden bir şeyler anlat anne,
Toprağının kokusunu,
Baharının yeşilliğini,
Beyaz güllerinden
Bulutlarla kucaklaşan uçurtmalarından biraz.
Sürgün hayallerimi
içimde bir ikindi hüznü,
ölmeye yüz tutuyorum
ben, her gün akşama doğru.
Sular yükselmeseydi,
boğulmasaydı nergisler
kırılıp incinmeseydi hatıralarım,
Çiçekler manzumesinde geçti adım
duyuyorum,
bir yaprak hışırtısı kemiriyor bedenimi
Kendime geliyorum
soğuk bir ter uykusundan uyanmanın korkusuyla
Rüya-gerçek ekseninde gidip geliyorum
Su ve ateştir ruhumda dolanıp duran
bundandır susuşlarımdaki binlerce hüzün
gece sarhoşluğunda bekleyen yalnızlığım
bundandır.
Bir parça ışık görebilmek umuduyla
yandım zifiri ateşlerde
ayıkla acıyan yerlerimi
ne kalır geriye söyle Tamara
gözlerimdeki denizi parala, kırılsın dalga
aynalar ıslansın, bozulsun efsun
sana gelmedikçe ziyandır söz
eline geçmedikçe beyhude tüm nameler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!