Gül çocuk!
parlasın gözlerin ışıl ışıl
seni gören bin rüyaya dalsın,
çocuklaşsın.
Bilmiyorum farkında mısın ama
gülmüyoruz biz uzun zamandır.
İçinde yüzdüğün o derin havuzun farkındadır bu yürek,
Lafazan adamın sükunetindeki tuhaflık kadar.
Karşı çıkışım sanadır ey hak!
Ey yüreğinin sırrı bilinmez yollara açılan kapıları,
Ramak kaldı,korkuyorum üzerine yıkılacak.
O koca mavi denize özlem düştü
bir zaman,
bir yaz günü sahilde unutulmuş,
kuru kırmızı bir gül karıştı sulara.
Özlem buhar oldu yaz bitimi,
bulutlara karıştı.
Galiba sen yoksun.
Gözlerim kapalı,
derin bir rüyadayım sanki.
Ellerimle yokluyorum seni
yastığımda çukursun.
Galiba sen yoksun
Gel artık yanıma, gel!
Sana lütfen diyorum, gel!
Bıktım mavi kapılardan,
asma kilitli mavi dolaplardan.
Özledim biliyor musun sonsuz
yeşilliğini gözlerinin.
karışır kan kırmızısı petrol karasına,
okyanus aşırı bir ülkede,
daha fazla binsinler diye
insanlar arabasına.
Müjde!
Geldiler.
Aceleci değildiler,
inceden inceye
sardılar dört bir yanı,
yumuşacık dokundular,
Uykusuz bir geceydi, bitti!
ve gün ağardı; 'sonunda! '
yaşam dolu bir aydınlık odamda
ama güneş yok hala
oysa bahar geldi
güneşin doğması gerekmiyor mu tanrım
'Dostlar! ...'
dindirmez atılan hiçbir mermi bir toplumun bağımsızlık özlemini,
silemez yüreklerden ne öfkeyi ne de kini.
Sadece öyle sanılır,
tarihte göstermiştir ya,mermiler yanılır.
Kara bir lekedir yazılır tarihin tozlu sayfalarına,
O derin bakışların ardındaki
sırrı çözmeye vaktim olmadıysa
halkısın,
suçlu benim sevgili!
Ademoğluyum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!