Hani diyorum
uçup gitsem bu memleketten,
ayrılsam taşından toprağından
doğduğum yerin.
Yeni bir hayat kursam
üzüntüden yoksun.
Hiçbir gidiş kolay olmayacak.
Anladım...
Ben sessizce örtsem de kapıyı,
vazoyu fırlatacaksın arkamdan...
Her ayrılık mürekkep kokusu,
satır aralarında virgül gardiyan.
Ser'den düşen her damla
bir emeğin eseri,
sanma ki ağlıyorum;
Gözlerim terliyor,
Sarhoşum
ve biraz dönüyor başım.
Radyoda en arabesk şarkılar
götürüyor beni uzaklara,
ilk aşklara, umutlara.
Geriye dönmek istiyorum
Değişmek istiyorum!
Gitmek üzerimdeki bulutlarla
vardıklara yere.
Yağmak uzunca nehirlere
ve birleşmek su çalan denizlerin
minicik koylarında.
Okul bahçesinde çam kabuğundan gemiler yapan çocuk,
hayallerini kattığı gemisini bırakınca leğendeki suya
anlar yüzmesi için gemisinin
yetmediğini o masum hayallerin
Odamdayım,
camın önünde.
İzliyorum karanlığı korkuyla.
Korkuyorum ve üşüyorum da!
Düşünüyorum buğulansa diye odamın camı
görünmez korkutan gecenin karanlığı.
Yine uçuştu kelebekler,
ruhum bir buğday tarlasının
en asi başağı...
ve yakın hasat zamanı.
Güneşli bir günü gölgeleyen
kara bulutlar,
Sen yitik bir mayıs sabahı
etekleri kızıl gökyüzü,
benim gözlerim uykusuzluktan.
Öldüğümü sandığım sabahlarda
doğarım yeniden,
güldükçe sanarlar ağladığımı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!