ıssız bir yaz akşamı
kimsesizlik ayazı kokuyorum
ay düşüyor usul usul göksuya ve ben sensiz
yakamozlar silüetimle oynaşıyor gölgem bile keyifsiz...
hadi giy yedi renkli gökkuşağını
bal damlası gözlerindeki bizli sevinclere
balıkçı kasabası bayram hazırlığında
yol boyu papatyalar kır çiçekleriyle bezenmiş
aklım hep sende o hain sancı içimde
köhne kasabanın salaş meyhanenin küf kokan
duvarlarıyla konuştuğum yine sen...
her yudumun sonrası boşalan her şişenin dibinde
dudağıma değen ıssız sıcaklık hep sen....
sakın dokunma
bırak dökülsün kül rengi düşlerim
şafak vakti yakamozlar misali göksunun buz kesmiş yüzünde bir bir ölsün...
toplarken
gül yaprağına tutunmuş şebnemlerden
yokluğun bende derin yara hep içine kanayan
özlemekten yorulmuş sol yanımda bitip tükenmez hain sızı
dokunma hatıralara özledim senli gülüşleri
sararıp solmuş kenarı tırtıklı resimlerden de sökülmesin
bizli hoyrat gülüşler...
bir adım sonrası
kahrolası yıkılası sensizlik
gün ilk akşamdan hüzzama dönük
üşüyecek dudağımın kıyısında ıslık ıslık hiçliğim...
şimdi zaman ninniliyorum
bir damla sefil göz yaşının dizlerinde
pişmanlıklar kanatıp tırnak tırnak
keşkeler öldürüyorum zehir zemberek suslar
elais ...
zaman eskisi ardında bıraktığın kıyısına tutunmuş hüzün
yer yer acılar ve sancılar aynaların ardında sır solgun tebessüm...
sözler
dökülmüş dudağından saçılmış kalmış bir ucunda yarınların
eski cümlelerle mi anlatmalıyım seni
yada şairleri mi susturmalıyım şiirleri mi....
ey şair
anlata bilir misin şiir gibi değil şiirce...
cevapsız sorular yarınsız dünler zaman kırıntısı
ve bu günler ertesiz gece soğuk gece sessiz ıssız...
soğuk odamın camında kalmış iz
sağanak sonrası bir kaç damla yağmur lekesi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!