Saçların ne eşsiz bir bahar öyle
İçinden sarı gül deresim gelir
Unutmak mümkün mü ölmeden söyle
Aklımı önüne seresim gelir!
Yanağın pespembe tomurcuk bir gül
Hayatın sillesi yiyene ağır.
Tokat darmadağın; yüz darmadağın!
Teselli etmeye dünyayı çağır.
Sakat darmadağın; düz darmadağın!
Kılıç kuşanana at binenedir.
Ne konuşmaya gelir yağmur ne de susmaya...
Göğe dikip gözümü geldiğin yere baksam.
Gururum tövbe edip el vermiyor kusmaya...
Bedenime düştükçe ben de içime aksam!
Sen ki gelen en yakın, Özlenen'den bir kaç iz.
Şereflenir alnım Hakka secdede.
Dudak arkasında kıvranır dilim.
Tevhittir gönlümü puslu caddede,
Aydınlatıp duran nurlu kandilim.
Tutuşup yansın ki karanlık bir bir,
Benden utanmasın girdiğim kabir!
Yılların elinde yoğrulan gönlüm,
Kimler ne yaptıda bu hale geldin!
Bu sözler,bu inat, bu tavır kime?
İnan sen severken daha güzeldin!
Sevdikçe sevilen ne mest olurdu!
Döneceğini bilsem beklerdim son güne dek!
Gelip çattığında gün bu bekleyiş bitecek,
Ya senle ya da sensiz; hiç dönmeyecek misin!
Son kez dudaklarından iki kelime duysam,
Cansız dudaklarından yılları okuduysam,
Yüzünü gizlerken eğipte başı,
Teselli bilmişken üç damla yaşı,
Göğsünün üstüne en ağır taşı,
Basarken ben nasıl nasıl gideyim!
Gözlerin süzerken kirpiğin ıslak,
Denedin,yanıldın,sevmedin madem,
Bilseydim bu gönül oyun sahası,
Beddua okunu çevirip o dem,
Allah'tan korkmasam atmaz mıydım hiç!
İnsanlar benzer ki dalgalı suya,
Dudaklarımda kalan son bir yarım hıçkırık,
Sanki gizlenir gibi karşımdaki aynadan.
Gönlüm nasıl katlanır; dağılmış bunca kırık...
Yüzüne hasret yıllar geçip gitse saymadan!
Ayrılıkla yüzüme yerleşen derin hatlar,
Perdeler çekilip kalsak başbaşa,
Ne aşk bir mahkûmdur ne gönül zindan!
Kullar saklı sansın etten kumaşa,
Ruh Hak cevheriyle süslü bir mintan!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!