Nere gitsem taşır içinde seni,
Kendinden ayırıp ver beni beni.
Tutup sıyırsam da gölgemi tenden,
Sana düğümlemiş ser beni beni!
Renkten renge girdim bilmeden eller,
Ne sel olup aktım ne de duruldum.
Mızrabı göğsünde eğleyen teller,
Gönlü de avutsa vur demez miydim!
Dil ucuyla bile sorulmaz halim.
Bazen ''Gitmek...'' diyorum; ''Sırtını dönüp gitmek...''
Bir nefeslik kaçamak yaktığın sigarada.
Tutuşturdun mu birkez yerde kül; gökte duman...
Kalan ve giden gibi görünür birarada.
Ne zaman giripte kaldın bu denli!
Yıllardır taşıyıp yeni hissettim,
Başımda aklımı,göğsümde gönlü,
Paslı bıçak gibi battığın zaman! ...
Kaldırıp elini 'Git! ' demeden bak.
Gözlerim buğulu,gözlerim ıslak.
Bozma tadımızı böyle derinden.
Gönlünden çıkarıp etme yerimden!
Oturmuş dem vuruyorum özlemden,
Gelirken şiir gözlü bir akşam,
Küle öykünürken bu sevda,
Bu ayaz,serseri havada,
Sana 'gitme','özlenirsin' demek,
Çok geç artık gittin!
Tavandır Gök Kubbe dertli başıma.
Şu zayıf bedene aşk koca bir yük.
Bakıp da aldanma şu genç yaşıma.
Çırpınan bu gönül derin ve büyük!
Tabandır boz toprak çıplak ayağa.
Aklından geçtiyse uymak,zamana,
Uzanmıştır kirli eller imana.
Arama sözlerde ne imiş mânâ.
Sözler bile senden geçti geçecek! ...
Bu saatte neden ayaktayım ben!
Bu kaç nöbeti ki neyi beklerim!
Her şeyin sustuğu yerde başlıyor,
Rabbime duamda diyeceklerim.
Bitmez gibi gelir insan ömür.
Yıllar ay; ay hafta; hafta gün olur.
Tevhitle şahlanıp dönüp Tek Yöne,
Gurbetten Sılaya gel döne döne!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!