Değdiğinde gözlerin gözlerime
Bir cemre düşer, can verir
Yerleşip, yeşillenir yüreğimde
Zemheride çiçeklenir mevsimlerim.
Sen dolu bir nefes olurum
Ben seni,ne,"nasıl"da sevdim
Düşünüp,ne de,"niçin"de sevdim
Ama ben seni, nasıl da sevdim
Aldım yüreğime, içinde sevdim
Artık bir sitemde kalmayınca
Ne izin ne gülüşlerin
Anlarsın belki
Alıp da vermediği nedir
Geçip giden günlerin.
Hatırlarsın belki
Geceyi karanlığın koynuna çağıran
İkindi güneşi sonrasında esen deli rüzgardır
Önüne katarak alır götürür her şeyi
Dalından sıkılmış sarı yapraklar gibi
Bir zamanlar içimizi ısıtan gülüşleri de
taşlar hep yerli yerindedir aslında....
ama taş'tır nihayetinde,
umulmayan taşın baş yardığı görülse de kimi zaman.
beğendiremez kendini kimselere..
bazen taşı gediğine oturtmak gelir insanın içinden...
bazen taş yerinde ağırdır derler...
Unutma hiç…
Bizden bize bir öyküdür, yaşamak…
“Gerçek olmayacak kadar uçuk,
Masal olmayacak kadar gerçek”tir yaşanan.
Bıkmadıkça yazmaktan,
Sonsuza dek yaşanacak olan.
Islak bir bahar akşamında
Cıvıldayan kuş sesleri aralıyor
Bulutların gri siyah örtüsünü
Rüzgar fısıldıyor
Göz kırpıyor gökyüzünde ay
Gülümseyişin yok, üşüyorum
Ben seninle vazgeçtim sevilmekten...
Sevmenin tadını çıkarıyorum,
En vazgeçilmez anında yokluğunun,
Ve iftarını yapar gibi sonsuzluğun...
Kara bulutlar sarmıştı yıldızsız gökyüzünü
Her köşe başına umutsuzca sinmişti gece
Kim düşünür ayın yalnızlığını ve hüznünü
Nasıl hasret kaldığını içten tek bir gülüşe
Bulutlar arasından sisli bakışla uyandı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!