Çiçekler kâğıttan ballar zehirli
Hazıra alışmış arı neylesin
Çürüdü sonunda köylü şehirli
Hasta düşen söylen varı neylesin
Kimler soktu acep göçü akıla
ehramlar canlanır
oynar yerinden taşlar
dirilir firavunlar bir kuklanın bedeninde
kaldır derler elini kaldırır
indir derler indirir yumruğunu mazlumların başına
çekilir suyu nilin
Ömrümün hatası, yanlışı sensin,
Gönlümün ıstırap ateşi sensin,
Zamansız hazanım, zamansız kışım,
İçime döktüğüm gözyaşı sensin.
On bir ay bekledik durduk yolunu
Rahmet günlerinle girdin Ramazan
Uzattın güllerle dolu elini
Gönüllere huzur verdin Ramazan
Diller oruç tutar yalan söylemez
Be hey
Aşkı kalemine sakız edip
Ucuz bulup harcayan güzel
Sen aşk nedir bilir misin?
Hiç âşık oldun mu sahi?
Sen aşkı nasıl bilirsin
Boynunda bir tasmadır ahit
Çeker seni sözden yana
Ve dikilir karşına yıllar
Uzanır yollarına sarmaşık gibi dallar
Dallarda güller
Güllerde harlar
Çürük ipe tesbih diye
Hayal dizdim...
-Ya tutarsa
Kafdağı’ndan bir cüceye
Bir fil yüzdüm...
-Ya yutarsa
Dost bildiğim bulutlardan
Yağmadı kurak gönlüme vefa yağmurları
Yine çatladı gönül ülkemin bozkırlarında
Gözyaşıyla suladığım çorak topraklarım
Çatladı yine sabrımın kabuğu
Göğsümü yarıp uyuttuğum hicran çatladı
Sen, arı gibi çiçek, çiçek dolaşan,
Sen, aşkı sevgiyi hiç, hiç anlamayan,
Sen, bir başka adısın vefasızlığın,
Sen, bir başka türüsün insafsızlığın,
Sen, fecri kazibisin ufuklarımın,
Sen, vakti hazanısın umutlarımın,
Mutluluk istedim, ıstırap değil,
Şu seven dünyamı yakıp ta gittin,
Teselli bekledim ben bu sevgiden,
Bütün ümidimi yakıp ta gittin.
Gündüzü geceye çevir mi dedim?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!