Bağrımda bir hançer var
Zağlı hançer
Tam kalbimin ortasında durur
Benimle yatar kalkar
Her nefes alışta
Sanki bir daha vurur
Hayal mi olacaksın kalbin aşkla vururken
Baharına doymadan çekip gidecek misin?
Sana matem yakışmaz tüller simler dururken
Gözü yaşlı dostlara veda edecek misin?
Baharına doymadan çekip gidecek misin?
Boynunda bir tasmadır ahit
Çeker seni sözden yana
Ve dikilir karşına yıllar
Uzanır yollarına sarmaşık gibi dallar
Dallarda güller
Güllerde harlar
Nasırlı ellerin çile defteri
Oku oku bitmez çektiğin senin
Sulasın toprağı alnının teri
Bereket yağmuru döktüğün senin
Anarsın her işte ismi celali
Necip Fazıl’ın Hikâyelerindeki genel özellikleri incelemeye başlamadan önce Sezai Karakoç’un şu tespitlerine kulak vermede fayda vardır: “Üstat Necip Fazıl, eseri, sözleri, davranışları ve jestleriyle bir bütün olarak düşünülmesi gerekli bir şahsiyetti. Bölünmez, parçalanmaz bir bütün. Necip Fazıl’ın şairliğini, düşünürlüğünden; düşünürlüğünü gazeteciliğinden; gazeteciliğini yaşantısından ayırıp düşünemezdiniz. Bunların arasına bir mesafe koyamazdınız. Süreklice yaşıyordu şiiri, düşünceyi, din ve ahlâk, geçmiş ve gelecek düşüncesini. Necip Fazıl demek, öyle bir kumaş demek idi ki, onda bütün bu saydıklarımdan iplikler birbiriyle iç içe dokunmuştu. En soyut düşünceden en somut bir eyleme geçiş mümkündü O’nun diyalektiğinde. Çünkü tümünü, tek bir sentez halinde yaşıyordu.”[1]
Necip Fazıl Kısakürek'in hikâyelerinin iki önemli yönü bulunmaktadır. Yazar, okuyucuya ya bir mesaj iletmek yahut fikir vermek için hikâye türünü seçmiştir.[2]
Necip Fazıl’ın hikâyelerinde ölüm, yalnızlık, korku başlıca temalardır. Ama bu öykülerdeki ölüm, korku ve yalnızlık temaları, yalnızca psikolojik bir daralmadan, bunalmadan ve soyutlamadan öte, hayatın, ölümün anlamını arama, anlamlandırma, insanların boğuşup durduğu varlığı bir kaos olarak görmekten çok, o giriftlik içindeki uyumun, ahengin zorluğu ve güzelliği ile derinleşme çabasıdır.[3]
Kalbime bir düğüm attım diyordum,
Kader çözüverdi ne gelir elden,
Koluma huzuru taktım diyordum,
Geri dönüverdi ne gelir elden.
Savruldu gençliğim toz,toprak oldu,
Çiçekler kâğıttan ballar zehirli
Hazıra alışmış arı neylesin
Çürüdü sonunda köylü şehirli
Hasta düşen söylen varı neylesin
Kimler soktu acep göçü akıla
ehramlar canlanır
oynar yerinden taşlar
dirilir firavunlar bir kuklanın bedeninde
kaldır derler elini kaldırır
indir derler indirir yumruğunu mazlumların başına
çekilir suyu nilin
On bir ay bekledik durduk yolunu
Rahmet günlerinle girdin Ramazan
Uzattın güllerle dolu elini
Gönüllere huzur verdin Ramazan
Diller oruç tutar yalan söylemez
Ömrümün hatası, yanlışı sensin,
Gönlümün ıstırap ateşi sensin,
Zamansız hazanım, zamansız kışım,
İçime döktüğüm gözyaşı sensin.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!