Bu meclis, meclis-i ezhârdır uşşaka,
Şifabahş eden bezm-i ahyârdır uşşâka.
Gül, güldür; hâr, hârdır; bağbânımız vardır,
Bağbânsız gülistan ağyârdır uşşâka.
Büküldü çileyle, dertle bileğim,
Yerine gelmedi hiçbir dileğim,
Ayrılık ne bela, şaştı feleğim,
Baharda bahara eremedim ben.
Çaresizlik kırdı iki elimi,
Doymadan soldurup bu ilkbaharı,
Kalpleri hazana itmen doğru mu?
Nasıl veriyorsun sen bu kararı?
Böyle terk edip de gitmen doğru mu?
Bahtıma bir güneş gibi doğmuştun,
Hasret bir dağ olsa ben de bir Ferhat,
Ne kadar uğraşsan delemem artık.
Pişmanlık duysan da boşuna heyhat,
Gel diye yalvarma gelemem artık.
Bu gönül bir kere sana kırılmış,
Basireti bağlı bakar körlerden
İtleri kurt gören gözler utansın
El alıp şeytanın kulu pirlerden
Batılı metheden sözler utansın
Kelini örtmezken sivri takkesi
.......................................Nuh COMBA'ya
Fırtına olunca ektiğin rüzgâr
Edeceğin ah vah ne işe yarar
Rahmansız aldığın her nefes zarar
Geç kalmış olursun öldüğün zaman
Nehirlerim kanıyor dağlarım yanmış benim
Damarlarım kurumuş ateşim donmuş benim
Parıl parıl parlarken tarihteki günlerim
Yıldızlarım kararmış, güneşim sönmüş benim
-Halıkı Zülcelalin yarattığı hayvanatı zehavifeden i’tizar ederek-
Omurga dik durmayı gerektirir
Omurga şahsiyet ister
Sözün ok gibi doğru
Özün granit gibi pek
Filistin asırlık yara kanar da kanar durmadan,
Kana doymadı Yahudi, rahat edemez vurmadan,
Fütursuzca canlar alır, kimseye hesap vermeden,
Biz dirilerde kalmadı ne yürek ne de bir ümit,
Mülkü şahanen kan ağlar, yetiş ey Sultan Hamit!
İnsanlığın güneşi yar
İman tevhid ateşi yar
Nebilerin kardeşi ar
Hoş geldin Sen ey sevgili
Hoş geldin Sen en sevgili
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!