Gün olur umutlar
Dağların ardında kalır
Yaşlı gözler el sallar
Gelmeyen yarınlara
Giden dünlere
Zaman erir duman duman
......................Ahmet ERGİN'e
Burası Erzurum dadaş diyarı
Din ve vatan için savaş diyarı
Ermeni bağrına ataş diyarı
........Şehitler dirilip geldi o zaman
Şiir, malzeme olarak sözcükleri kullanan bir sanat dalıdır. Malzemesi sözcük olan şiirin yapıtaşı “imge”dir. İmge (hayal, image) , en az iki sözcükten oluşan ve duyulur bir kaynaktan gelen tasarımdır. Alexander Potebnya; “imgesiz sanat olmaz, şiir ise hiç olmaz” diyor.
Şiir de müşahhas – mücerred davası vardır. Nedir bu dava? Konuyu ilk kez 1954 yılında Asaf Halet Çelebi ‘mücerred şiir’ ve ‘müşahhas malzeme’ bağıntısı üzerinde yazdığı makalelerde ortaya koyar “Sanatkârın müşahhas malzeme ile inşa edeceği şiir âlemi, bizim kafamızda mücerred hayallere yol açar: Şiir bize tıpkı hayatta olduğu gibi müşahhas malzeme ile mücerred bir âlem yaratır” demekte.
Bu tartışmaları anlamak için öncelikle Müşahhas (somut) ve mücerred (soyut) kavramlarının neyi kastettiğini anlamak gerekir. Somutun, duyularla kavranan, soyutun ise düşünceyle kavranan şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Hatta görsel şiiri müşahhas = somut şiir olarak kabul edenler vardır.
Hilmi Yavuz ise buna karşı çıkarak Asaf Halet Çelebi’nin, ‘hayal’ ya da ‘imge’nin ‘mücerred’ yani, ‘soyut’ olmadığını söyleyerek onun hataya düştüğünü söylemekte. Ona göre “imge ya da hayal, somuttur, müşahhastır; – zira somutun kriteri, tasvir edilebilir olmaktır. Başka türlü söylersem, imgenin ya da hayalin zihinde olması, onun ‘soyut’ olduğu anlamına gelmez. Zihninizde canlandırdığınız bir resim, mesela, oturma odanızın resmi, bir imgedir; zihindedir; ama tasvir edilebilir” demektedir.
...................Elif Beyza YİĞİT'e
Aklına düştüğüm zaman
İster gül geç istersen an
Senden kalan herşey yalan
Bir tek veda sözün kalsın
Artık sussun dilim
Kapatın çenemi
Bağlayın çeke çeke
Ne dilimin önemi
Ne konuşmanın yok faydası
Şimdi ellerimde, ayaklarımda
Bir bakış, bir tebessüm sadakan olsun bana
Boş çevirme ne olur Allah rızası için
Bir bilsen ne kadar da muhtaçtır gönlüm sana
Bir ömür kal, gitme dur Allah rızası için
Şu derbeder hallerim biraz kalsın yâdında
Hem sevinçli hem de buruksun bugün
Süzülür gözünden birkaç damla yaş
Bir yıl daha düşmüş ömür sayfandan
Doğum günün kutlu olsun arkadaş
Daha dün çocuktun oyun oynardın
Dudak bükme harap gönlüme bakıp,
Senden önce kaçı geldi de gitti.
Ruhuma kahreden bir yangın yakıp,
Bağrımı hicranla deldi de gitti.
Saçlarımda karlar, gözümde yaşlar,
Kapattım o defteri açamam ki bir daha
Bundan sonra gönlümün yapacağı ibadet
Aramasın gözlerin gözlerimde bir sevda
Benim gönül defterim tek sayfadan ibaret
Öyle bir sayfa ki bu baştan sona yazılı
Bin kadeh içinde derdini yare
Sakiler misali sundu gözlerim
Bir hayal peşinden böyle kaç kere




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!