Issız bir adada
Mahkum kaldı yüreğim
Yıllarca bitmedi esaretim
Sanki dipsiz derinlerdeyim
Gelirsen bir gün insafa
Umudumuz kalmadı yarınlara
Kararttılar dünyamızı acımasızca
Beyazın farkı yok artık karadan
İçimize çöreklendi yılanlar
Utansın sebep olanlar
İnsanlık duyguları varsa eğer.
Dallarımız kırıldı esen rüzgârlarda
Çiçeklerimiz soldu kırılan dallarda
Şansımız hiç yaver gitmedi
Şu sefil dünyada
Yaşamın tozu dumanı içinde
Gümbür gümbür söyledik hiç çekinmeden sevdiğimizi
Bin türlü hâyâl kurduk geleceğe dair.
Omuzlarımıza yüklediğimiz yüklerin altında,
Belki zaman zaman ezildik,
Belki de zaman zaman gözyaşlarımızı akıttık avuç içlerimize.
Yıllara yıl ekledik bu günlere geldik
Keşkelerin gölgesinde
Bir ömür tükettik
Zaman akıp giderken
Kilitledik dilimizi
Ruhun açlığı biter mi...
Ömrünü tamamlamamış bir sevdanın
yürek burkan öyküsü,
belki de taşınır mahşere kadar.
Küçükken büyümek isterdim hep
Büyüdüm de ne oldu sanki
Dertler ve sıkıntılar da benimle büyüdü
Keşkelerime bir keşke daha eklendi.
Keşke büyümeseydim,
Keşke geriye dönüş olsa
Harcar mıydım yıllarımı
Hoyratça
Keşkelerle geçti ömrüm
Ah, bir bilseniz
Bizler,
bir ''hiç'' olmasaydık
onların yüreklerinde,
acaba,
yaşarmıydık bunca acıyı
içimizde.
Düşlerin içinde kaybettik kendimizi
Yıllar yılı toparlayamadık benliğimizi
Hala uğraş veriyoruz
Her rengin tonlarında mutluluk arıyoruz
Belki buluruz bir gün aradığımız adresi
Belki de ararken sonlanır aldığımız nefesler
Sağlıkla geçecek uzun yıllar dilerim.
Mustafa yılmaz