Yeşillik seninle, çevre seninle
Meşene, çamına hayranım Akdağ
İçip kana kana, hemen serinle
Suyuna hayranım, Hayranım Akdağ…
Efil efil eser, harmanın senin
Sûreten Hızır görünür, huyu muzır
Sîreti yüze vurunca kuyu kazır.
Sizler, bu köyden gittiniz gideli,
Bir bir anlatayım olup- biteni,
Sahifelere sığmayacaktır belki;
Yine de anlatayım, dur be hocam.
Köy, devletle tanıştı, geç de olsa,
Fani âlemde çalış çalış bitmez emel
Bâki âlemde seninle kalacak amel..
Mahcubuz ey Kudüs, bağışla bizi
Kutsalsın ezelden, bilmeyen mi var
Çocuklar ölüyor yürekte sızı
Şu masum halini bilmeyen mi var..
Gelince ecelin, ne geç ne erken
Bağlarlar çeneni, biçilir kefen
Hem salâ okurlar, duyulsun derken
Yıkayınca GASSAL, gömerler seni!..
Ne soğuk ne sıcak suyun da hazır
Sabi sıbyan, yaşlı; ayırt etmeden
Can verdi, çaresiz, bakın Gazze'li
Savaş suçu, masum; hiç gözetmeden
İşte siyonizmin, kastı ezeli..
Savunmasız, yalnız; nüfus da bitti
Sakın akşam olmasın,
Kararmasın gece…
Boğazıma düğümlendi,
Gurbette hüzün, hece hece
Akşam olunca birden
Bir lokma ekmek için çıktım gurbete,
Zor olsa da, katlanmam gerek hasrete,
Bunca zamandır alıştım bu zahmete
Erişmek zor gönül, zahmetsiz rahmete…
Mide derdidir bu, durma çalış artık,
Oğul bir söz edem, gel bu yana
Dürüst ol, ayrılma doğrudan.
Uyanık ol, kanma yalana
Gözünü dört aç ey oğul! ..
Ekmek Arslan'ın ağzındaydı,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!