Vermeden muhtaca, dondurduk eti
Etlik olsun diye kestik kurbanı
Tesettürden üstün, tutup heybeti
Moda olsun diye taktık türbanı!...
Susmalıydım oysa, konuştum yine
Deme dedim; dedim, dayanamam ki
Hakk diye söylerim, deşilir sine
Olan bana olur, yaranamam ki!..
Kaşa yerleşikmiş gibi görünür,
“Sekikaşı”ndan bol bol su fışkırır,
“Hayran” meşhur “Tekkesi”yle tanınır,
Bir uçtan bir uca gezdim Akdağ’ı
“TAT” deriz “Karahisartatlısı”na,
Şöyle bir geriye bakınca yine
Epeyce hasretiz, o şanlı düne
Hatırlarken bile yanıyor sine
Anınca ecdadı, gözlerim doldu!...
Ağla, düşsün toprağa göz yaşların
Can bulsun hazan olan yeşil yaprak,
Alay mı edilir, benim Gazi'mle
Yurdu savundular, büyük azimle
Daim övünürüm, şanlı mazimle
Kusura bakmayın, güldürmedi hiç..
Yeri miydi bunun; durup, dururken
Bahri Bey, sevmiş “Sarıgüney”i,
İlçeyi resmeyler “Tekkegüneyi”,
Ormanla kaplı kuzeyi güneyi;
Bir uçtan bir uca gezdim Akdağ’ı
Araziden de yoksundur “Kılıçlı”,
Kardeş olmuş Yozgat, Hatay’la “Hassa”
“Hacılar Köyü’yle, “Söğüt” bilhassa
Kardeşlik daimdir, böyle bil, “Hassa”
“Hassa”dan selam var, size Vali Bey!...
Hatırı da yüksek, makam da âli
Bakma resimde bana öyle mahzun mahzun
Gurbet ayırdı; gönlümüz sevgiden yoksun
Arıyorum her an, lakin yanımda yoksun;
Adresini ver, mektuplaşalım Sevgilim…
Bazen bir mektup, bazen de telefon
Seni anlamaya, lazım mı gayret
Güçlüden yanasın bilirim hayat
Dıştan iyisin de, için hep berbat
Ecrimiz eceli, bekleyip durur!..




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!