Bu şehir, bu yalnızlık üstüme geliyor
Tanıdığım tüm insanlara yabancılaştım
Ömrüm zamanın kollarında tükeniyor
Bir garip sona doğru ilerliyor saatim
Artık duruldu içimdeki fırtına,
Çocukluğumun mavi meneviş yılları
Söyler misin
Hiç üzüldün mü,
Sana tutulmuşken gönlüm,
Ve en çok seninle gülmüşken
Sözlerini bir ok misali
Saplarken yüreğime
Ben dayanamam böyle
İçim yanıyor.
Bir avcı vursun beni
Bir mızrak delip geçsin kalbimi
Bir rüzgar alıp savursun beni
Zirvesinden düşüp
Canım sevdiğim
Kimi zaman ilgisizliğimden şikayetçisin
Bağışla beni,
Anlamam öyle aşk şeylerinden
Biliyorum, ufacık da olsa
Bir şeyler bekliyorsun benden
Erkeler asil sever, güzel sever,
Ölümüne sever, adam gibi sever,
Kadınlar bilmez içimizdeki depremleri
Susarız, sevdamızın edebinden,
Sanırlar ki, sevgi nedir bilmeyiz,
Halbuki çok şey söylemek isteriz,
Ey kalbimin kırıkları
Artık şiirler ağlasın haline
Kimseye anlatmazsın derdini
Kim duyar ağıtlarını
Kim görür içindeki ateşi
Boşuna yakma kendini
Kapat gözlerini,
Bakma gözlerime,
Konuşmadan, sessizce,
Sadece susarak,
Dinler misin beni,
Koy elini göğsüme,
Şimdi ne haldeyim bilmiyorsun
Düşmüşüm bir yalnızlık girdabına
Hiç bir kalabalıkta kendime yer bulamıyorum
Ve gönlümde kırgınlıklar büyütüyorum
Büyüdükçe büyüyor yalnızlığım,
Hiç olmadığım kadar yorgunum,
Sahi ne zaman kaybettim yolumu
Pusulası bozulmuş bir gemi gibiyim
Kim incitti kırılmaz dediğim yanlarımı
Kime nazar etti ki gözlerim
Körlüğümü dahi göremez oldum
Sanki bir rüzgara kapılmış da
Kiralık tabloların paha biçilmez ahenginde
Siyah beyaz bir resim gibisin,
Vuslatını beklediğim şu kavuşma arefesinde,
Sonu gelmeyen bir yol gibisin.
Ömrümün karanlığa batan yalnız gecelerinde
Mehtaba yansıyan bir ay gibisin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!