Karar verir büyük reis,
İkna eder başka biri reis.
Uçaklar cilalanır, sevgili resimleri kokpitte
Uçağın kıçında bombalar,
elleri açık semaya;
incecik savrulur, dalgalanır;
kimedir O?
nasip getirir, huzurlanır: sanadır o...
yumuşacıktır yaşamı; tertemiz,
ak sütten ak;
“Seviştiğimizde güzelleştiğimi hissediyorum”
Seninle seviştiğimizde anlıyorum gücümü
Seviştiğimiz dışında sevişmek; arzumu
Zaman çeşmesinde birlikte aktık;
anlamak ve anlaşılmak; insanlık tarihi trajedisi:
yük boşaltmak; yükünden vermek gayesi.
gidilen yollların kopye'lerini çekmek
yaşlı hayatlara saygı.
Rüzgar, suya elinizi daldırıp boydan boya gezdirdiğiniz gibi, veya bir buğday ambarında avuçlarınızdan kayan taneler gibi öbek öbek estiğinde sazlıkların sarı saçları savrulur, eşsiz melodiyle dans ederler.
Aynı sazlıkların hemen diplerine kuşlar evimiz derler. Seher yeli yeni bir dans için sazlıkları uyandırdığında üç tane yavrusunu peşine takan anne yeşil başlı gövel ördek, bir prenses gibi asil başıyla yüzerken, sanki “dünya benim için var“ der. Güzelim ülkemin herhangi bir ırmağının, herhangi bir gölünde geçen bir hikaye...
“Bak,” der ermiş hırkasını giyenler, “cümle alem ateştendir, neyi dinle; sana ayrılık hikayesini anlatacak...”. Şair, Mevlana’ya birkaç kelam gönderirken düşünmüş olmalı; ney sesinin bir avuç zamanın parmaklarınızın arasından kayıp suya dökülen buğday tanelerinin çıkardığı huzur dolu seslere benzediğini.
Ateşin çıngısı uzaktakinin vurunca yüzüne,
Yüzü bulanmış, dalgalanmış yüzü
Şişman dalgalar gözaltlarından geçip,
Zaman pastasından kesilen ince dilimleri tüketir,
Yaşamak değildir nefesindeki neden;
Zaman üstünü örter, bazısı eteğinden çeker,
Rüzgar palmiyelerden gelirken şarkı getirir,
Palmiyenin şarkısı:
Sanki keskin bir kılıcın hışırtısı,
göz kapaklarının içine incelir damlalar
ilk sıkım:
eylül damlalarıydı bize küsen
eylülden kalan kurumuş mendilden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!