Ezilmek mi asla..sahipsiz sarmaşıkların ilhamıyla
Yola çıkanlardan isek..asla
Yol uzundur,kabul ettiler
Kabulün davetiyesiydi bu ıslak bakışlar
Gözlerin bulanmadığı
Yolların renklendiği bir istikamet
Kavrulup da ilerlediğim bir noktada
Durma diyen birisi vardı
Seyyal ruhumda kıta kıta yakaran
Uykularımın gözü yaşlı akıncısı
Kürsüde mendil eskiten kahraman
Sedyeyle kaldırılmış iskeletimde yoktur incinme
Açılan yapraklarda tatlı bezmin izi var,
Var ki zebercet şulenin şâmil tuvalinde
Sürur perdesi açılmada hevenk hevenk
Bir rahne ki,namütenahi koridorun şavkı
Cennet kâsesine serilmiş eşsiz bakışlarda
Kaos pastelleri rafa kaldırılıyor..
Yolundayız;
Bir kibrit hatrına alevde yananlarla,
Kutuda bırakılan hayal salkımlarının süpürülmüş zehriyle
Sokak lambalarının kirpiklerini okşuyoruz
Yananların yolunda bir rüya görebilmek için,
Işıkta vardır dümdüz gerçekler
Uzaklaştın,
Uzak kaldın adının damlatıldığı yerlere
Martılar tüy dökmediler iklim uçuşunda
Yelken kiraladın uzak dalgaların kervanına
İskelede bırakılan uyku henüz gözünü açmadı
Ey vuslat yadigarı kalp dostu..!
bugün yine leylî oldum diyordun ya
menevşe bulutları bırakmıştı sana bu iltifatı
süpürmüştün kırmızı korları
tefekkür eleğin seni yormuyordu artık
bir nakış mektup daha bırakmıştın kıyıya
Dağdağa asrında gelip gidenlerdi mehtabı delenler,
Fıtratın gedalığı eğiyor kirpikleri
Mahrem bastonlarla yaşanan izbe toprakların
Karınca taşır hicranımı azami sıkletle
Çöl ummanında yetişirken duvak kaktüsleri
Sinemdeki dikenler kalbime ediyor seyahat
Bir ucu bende diğeri bedenimde
Kımıldayamaz oldu yolcu kum tanecikleri
Savrulan zerrelerde hayatım gizli bir nokta
Toprağa düşüyorum sessizce, adımlarım misali
Bahar iri cüsselere küsmüş beni de görünce
Bir kış akşamı çay buharıyla uyandığım zamanlarda
Alnımı sıvazlıyor serçelerin bitmeyen korosu
Yine de ben düşüyorum/üşüyorum ıslak kaldırımlarda
Yüreğime ihtiyar bir diken batıyor ve acıtıyor
Pervazlardan dökülen yağmur sarkıtları akıyor içime
Bir kanat çırpınması oluyor gurbetteki çatımda
Kiremitlerde yalnızlığın esamesi fısıldaşıyor
Boşaltıyor kendisini gençlik hevesleri
Sarılırken zifiri muammalara/ve bir gece daha
Güneş uzaklaştıkça uzaklaşmak istiyor penceremden
Bana son gelen ilham bu! Atamam kalemimi,
Kırılıyor kalbim hasretini çekerken akıncı çamurlarının
Bir deste sen bana gel muhabbet faslında
Ayrılmayı yâr sayanlara hediye edecek sözüm yok…!
Gürsel ÇOPUR
Bâde sunulur bir vetire toplanan
Bâdiyede bir zehir
Avize bakışlar kapı arkasında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!