şikayet edemem şimşeği gökyüzüne
elimde tuttuğum kandilimle
sessizlik yeni doğarken şafak erguvanıyla
bir yalaz gelinliğiyle caddelerde
göz kırpıyor şuh fayanslara
süngüt direncinde ilerlerken
yepelek ümidiyle bağlanmıştı esrâ bahçesine
kopardığı her yaprak sır ağacına emanet
belki de buydu niyet,yutkunma arifesinde
zamanın tonozu kar tanecikleri altında eziliyor
kurtulamıyor bir kurukahve muhabbeti
cenderesi his aysbergi ki,dokunsanız erir!
Yeryüzü açılır semaya,semadan kopan tanelerle
Taneler elimizde,aynada hicran var iken
Liyakat burukluğunda çevrilmeyen sayfa demeti
Ey Dost..!
Varlığımı kapı eşiğine koyamadan döküldü takvimler
Varlığım cilasını sergileyemeden kalktı ışıklı yollar
Varlığım bir elbise gibi değişti bir bir, tam kavuşamadı
Varlığım varlık elbisesiyle kaldırım üstüne kaldırım değiştirdi
Varlığım var olma dairesinde kutlu bir ipi her daim tutamadı
kuluçkada insanlık mahmur mevsimde
esintiler her iklime gebe..ne muamma!
sarmalanmak isteyen dakikalar ellerde
yumruk merhameti ana kuşa havale
bakamadım bu yufka heyecana,gözüm yaşlı..
sahi,aldananlar mı ağlar kaldırımda?
Bir kervan görünüyor çok uzaklardan
Çöl taneciklerini hiçe sayan asude gelinliğiyle
Haklı teranenin her kapıdan aşk sunan edasıyla
İlerliyordu uzak kalmış yetim topraklara
Yağmur taneciklerinin ayak basmadığı…
Şairin vatanıydı bu mesafe,
Bir kalp atışı yakınlığındaydı.
Lacivert şahikaların görünmeyen aynasında yazılıyordu bu şiir
Bedbaht ayak izlerinin yaprak gibi kuruduğu yerde
Kimsesizliğin himayesinde bir kıpırdanış:
Entarisine anafor korkusu bulaşmış bir maşukun nefesleriydi.
Akşamın burçları sadeliğini koruyamamıştı
Yerinden çıkmıştı macunlar
Gözbebekleri beşik gibi sallanıyordu hilkat dünyasında
Çiçektozu gibi göç etmişti kalp aksesuarları
Bir rota istemişti okyanus balıkları
Taşra teriyle ıslanmış sağlam yolcudan
Deri değiştiren kalp de artık bu yoldaydı
Ağır değildi bakışlar
Düşünce sıkleti tomurcuk sevdasında iken
Bahar kanatları süzülüyordu
Sipariş verilen sicim sicim kalender bakışlar
Sıla piramidine gölge olmuştu.
Gürsel ÇOPUR
Hep açılmış bir kapı aradım
İçeriye girenlerle beraber
Hislerim tıklayınca onların kalbini
Bana bir sekine geldi sanki
O anki tesellim yeterdi
Yüzümden boşanan soğuk bir terdi
Gözyaşını kesen her şey bir kanlı bıçak
Uğramaya değmez, zulmün modasıdır
Hisler göç etse de hıçkırıklar olur kaçak
Baykuş çığırtkanlığı hiçliğin odasıdır..
Hücre özünde vardır sessiz terazi
Ruhun bir tutam atmosferinde
Can atar sonsuz azmiyle
Titrek semada yağan yağmurlar
Hep müjdedir kirpiklere,insana sarılan cinsten
Adar insan duygusunu,içini ve kazandıklarını
Dost’tan gelen emrin külçe serhaddinde
topuğuna balözü dökülen kehkeşanlar
nerdesin özlemini erittiğim yadigar
yine de tüketmek için beklediğim
maya çalmıştı ikbal topraklarına
en son,en son buydu birlikte bayram gecesi
az değil,kainat doyar haldeydi mesiresinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!