Ağlıyordu kapısını örterken bir tarih gölgesi..
Süzülen söğüt dallarının köprülerden geçemeyişine
Bir yıkıntı toprağı ve yanındaki endamına vardı çığlıkları
Aynalar çığlık dinlemeye alışkın değildi sicimsi rahmette
Aynalara yağmur taneleri de düşerdi kapanmayan kapıların hatırına
Yedi düvelden kalkan toz zerreleri, nezle yapmıştı yaprakları
Takvim yapraklarından ruhlar dökülmüyordu saniyelerin cinayetinde
İnanmadım bu hastalığa ve gittiği yola..
İftihar ettiğim yamaçlarda gezindiğimde yalan söyleyemezdim
Gözlerime müjde tomurcukları cemre akıtırken her sabah
Sabahımı asrın tebessümüne komşu eyledim
İhtiyar pınardan su çeken yetim çocuğu dinledim
Annesinin haline ağlamıyordu artık..
Söz kuyusunun derinliklerine indikçe o da şiir sarkıtıyordu
Çıkrıklarında ahşap ilhamlar pırıl pırıl şakıyordu
Bir bülbüldü arkadaşım.. dikenlerin ağlamadığı aşk zemininde
Ağlamalı dünyada ıslanmıyordu nedamet dikenleri
Gürsel ÇOPUR
Yaşamdan ipucu verir sunulur basamak
Geçtikçe daralır mesafe,ileriye susamak
Tat alır ruh elbisesi yanaştıkça damak
Toz-duman olmuş serhat yığınlarında
Adımlarının kıpırdanışı bekleniyor
Donmuş damlaların hicranıyla
Göz kapakları kıyamda duruyor
Toz-duman olmuş serhat yığınlarında
Parolası bendelik olan yola
Mahzen-i esrar olarak girercesine
Işıldayan haykırışımıza dem tutarcasına
Sırtımızı dayadığımız eşref zamanlara
Semâya radarlanmıştık âdeta
Parolası bendelik olan yola
Şefkat,kucağında 'Rahime' iken
Sîneden vurgun yemişçesine kalbe batan diken
Belki hicranımdır,belki de henüz erken
masaya bırakılmış kağıttaydı vasiyet
yıldızların nöbet tuttuğu akşamın mızrağında
acısını yudumlamak istemeyen bir gençti
kervankıran yıldızı yağız kaftan kostümündeyken
1.
Kabukları soyulmuş gecekondu tenlerdi aradıklarım
Koridorda koşan canlı gönüllerin sümbül ile davet edildikleri
Nar çiçekleriyle bezeli bir göz aynasında gördüklerimdi
Tüm heyecanlar ve serpilmiş bir kırık kalp..
Serçeler cıvıldaşır yaprak aralarında
Kiraz ağaçları rakseder serince
Geçenlerde solup şimdi yeşerince
Sevinç çığlığı haklı olan gururu
Sulanmaz mı bu kökler!
Gözyaşlarımızla mâziyi andırırcasına
Bir bahar bekliyoruz
Solmamış farklı dünyaların esintisi
Zümrüt duyguların mimarı
Bana bir çiçek sunuldu baharı unutturan
Göz göze gelmiştik rüyalardan uzak
Yelkovan kucağında eriyen zamanı saymıyordu o
Abaküs getirmemişti bugün yoklama listesinde
Kurdelesi mahzun bakışlarını süzüyordu
Masaya bırakmıştı her şeyini gözlere emanet
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!