Her yağan yağmur seni hatırlatır İstanbul
Sana gelişimi o şubat gününde
İçimin titreyişini seni ilk gördüğümde
Adımla seslenişini getirir gözlerimin önüne
Her yağan yağmur seni hatırlatır İstanbul
Aah İstanbul
Kara kışımda geldim sana
Yağmur yaş dinlemeden
Dilenci gibi düştüm yollarına
Sevdan sağanak olmuş yağıyordu
Sen alışkanlık yaptın
canımı yakmayı
Çok seviyordum
kıskandım
Keşke bir kere de deneseydin
Beni az da olsa anlamayı
Sonbahar geldi belki kışta gelecek
Sonra yıllar geçecek
Her şey gelip gidecek
Hüzün,sevinç ve gözyaşı bile
Fakat bir sen gelmeyeceksin BELKİDE
Ne acı bir ömür seni beklemek
Garip bir gecenin dördü
Sevdanın üç beş nöbeti
Sessizlik silah arkadaşım
Yine sensizliğe doğacak şafak
Bugünden bensiz yarınlarım
Kaç yıldız indirdin gökyüzünden
Hayata gülümseyen
Hayal gibi gözlerinle sen
Kaç umudun gözleri parladı
Oysa ömrümün sonbaharıydı
Yine seni hayal ettim İstanbul’da
Bembeyaz yastığa serilmiş
Siyah bukleli saçlarınla
Yine seni hayal ettim
Sabahın ilk ışıklarıyla
Yoruldum bir kaç günde yokluğunda
Yağmur oldun düştün
Yaşlı yüzümün sokaklarına
Al al yandı yanaklarımın ovası
Ve dahası
Yoksun ya
Özlemin sıkıyor ilk mermiyi
Oluk oluk kelimelerden
Dökülüyor cümleler
Mısralar vuruluyor sarsıla sarsıla
Yorgun artık İstanbul’a dair kurduğum her cümlem
Yoruldu gönül
Yorgun şiir ve kalem
Yoruldu şair
Sessizliğe gömüldü sol köşem
Dize dize yorgunluk dökülüyor içimden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!