Şimdi içimin tarifsiz yangınlarından
Sesleniyorum sana
Heves miydi sevdan
Çıktığın aşk yolunda
Yolun mu değişti
Yoruldun mu? Yoksa
Sar kollarımı gece
Hiçliğin içinde hiç im işte
Nasıl mı? hiç bilmediğim biçimde
Düştüm düşülmeyecek düşlere
Bir haber ver mesela güzelliklerden
Hiç kıyamadım
Bana bakınca gülen gözlerine
Sacını okşadım
Başını dayadı göğsüme
Benim kadar muhtaçtı sevilmeye
Benim kadardı
Alıştım artık aldırmıyorum
Senin yokluğunda
Geçmeyen zamana
Alıştım biliyorum
Sevda sokağının
Yağmurlu bir sabahtı
Dayanamadım
Çıktım dışarı
Yürümek ayrı bir huzur,yağmurun altında.
Ve ben hiç şemsiye taşımadım hayatımda.
Gidecek yerimde yoktu
Bir eylül gecesinde
Dört mısralık şiirle
Dokundu
Dünyamın bam teline
İyi yazdığı kadar
Ah iki gözüm,Yazılacak ne kaldı ki
Yangından arta kalan,Enkaz gibiyim şimdi
Faili de benim,Meçhulü de
Ruhumda işlediğim,Cinayetlerin
Fakat şu var,Ben sevdim
Bu gecede çay ve sigarayla dertliyiz
İçimizi çekiyoruz özlenenlere
İçimizi döküyoruz kağıda
Bir yağmur var hasret adında
Sağanak halinde düşüyor
Gönül toprağıma
İstanbul gibi gözlerinle
Yakma yüreğimi
O gözlerden öğrendim sevmeyi
Martıların denizi sevdiği gibi
İstanbul gibi gözlerinle
Öyle Başka sevdim seni İstanbul
Şiirler demlenirken,yüreğimin ateș inde
Koca Marmara’yı mürekkep yaptımda
Seni yazıyorum tarih kokan sokaklarına
Bir sevda düşlüyorum İstanbul
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!