Mavi yağar ansızın gönül şehrime...
Bilirim yudumlarken kahveni,
Fallara konulmuşum gıyabımda,
Saklasan da, o derin özlemi;
Hislerim muştular haberini...
gülüşlerin,
Hoyrat bakışlar da örselenmiş…
Üfür kendini,
masum çocuk yüreğine
En saf duygularla yıkansın
Heder olan mahrem umutlar
Gül kurusu hüzünlerin kıyısında
Mor gecelerin koynunda uyurken;
Dağların ışıltısında güne uyandık,güneşle...
Berrak derelerin gümüş yüzünde,
Doyumsuz yaşam sevincine kandık
Altın sarısı başakların rüzgarla dansına
Algı terazisi bozuk olan bir vicdanın,
Yargısından adalet beklenmez...!
Dost bağında bitmiş hesaplar!
Hasada verilmiş göz nuru,
gönül karı duygular...
‘’Ne ekersen onu biçersin’’dese de atalar
Bu bağlar başka zamane bağları...
Canından can olsan da yarene,
Kaçıncı gemiydi bu
kağıttan hayalini süsleyen?
çok mu ağırdı düşlerin çocuk?
Yüzdürmedi bak! hiç bir merhamet
bir leğen suda taşınan umudu...
Çınarsız gölgesiz kaldım
Vakitsiz gidişinle…
Körpe duygularım öksüz
Kolsuz kanatsız...
Biçare kabullenişti sensiz yaşam
Sonra zümrüt yeşili gözlerini
Yitik zamanların
Umarsız anlarında değdi,
gözlerin
Ne vakit sana uygundu
Ne gözlerin, zamana…
Bulut yığınları birikmişken kirpiklerimde;
Cansuyuna muhtaç, bir bitkinin
Suya hasreti gibidir özlemek!
Kavuşmak mı?
Yaşamın değer kazandığı son noktadır...
Aslında yaşamak;
Özlemektir biraz da...
Bir ses olmalı sabah uyurken
‘’Öğlen oldu hadi kalk’’ diyen…
Tatlı bir mahmurlukla
Nazlıca uyumaya direnirken
Koşulsuz bir şefkatin sesine
O sesin elinden dem alan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!