Kelam-ı kibar bir adamdın sen.
Acz ruhlara iyi gelen.
Önce heybetin yankılanırdı, dağ doruklarında.
Nerdesin diyen, hicaz makamı dillerin.
Sonra ellerin, name okurdu her telden.
Kendine arz edilen, şuh güzelliklerden.
Kendimi çok özledim biliyor musun?
Gülen güldüren sözlerimi.
Dinlerken eriyip giden binlercesini.
Yinede, severek siyahları sürme diye çektiğim gözlerimi.
Umudu soluyan, tertemiz nefesimi.
Herbir karesini adımladığım bu şehrin
Lale bahçelerinin kokusudur o
Katre katre damlar yar elinden
Eteklerimi toplar gezerim
Istemem tek bir dal kırılsın
O kem gözlerden
Nazenin yetiştirilir
Bağrı yanık bir gecenin semalarından taşıyorum
Lav misali sinende yanıyorum
Savrulurken takvim yaprağı gibi
Gün be gün...
Bir nefes aralığıydın hayatıma aniden giren,
Ve ben senle hayat buluyordum..
Lila aşkın rengiydi..
Bağ bozumuna denk geldi dudaklar.
Ve yüzün, hüznüm oluyor
Suretsiz duvarlarda..
Çıplak ayakları, kızları düşlüyorum.
Maviye çalan gözleri vardi
Her dalışımda "umutsun" derdim
"Unut gitsin" derdi..
Ben maviyi seviyordum..o maviye bakıyordu...
"Martıları görüyor musun"? derdi
İyi bak onlara..Hiçbir canlı, onların iki mavi arasındaki sevdasını anlayamaz..
Mesele şu ki,
Evet hüzün yağmıştı gözlerime,
Ama ben, parçalara böldüm geri kalan ömrüme,
Bu kadarı bir anda, ağır gelir diye.
Mesele şu ki,
"Mısraların canımı yakıyor" dedi kadın
"Fütursuzca dökülüyor kalemimden" dedi adam
Giydiriyorum o gün makasımdan çıkan kelimeleri
En güzel sekilde, bezeniyor kim almak isterse üstüne
Yakışıyor da bir bakınca..
Adınla müsemma diyordu bana.
Ne bırakıyordum,
Neye d/okunuyordum,
Çocuk kalbimle bilmiyordum.
Güzel geliyordu,
Sana bu yeryüzünde mutluluk yok.
Ah'lardan kurulu bir cennet vadediyorum.
Giderken toprak ezildi inledi.
Kirpik diplerime gömüldü,
Ömür boyu sürecek çilem.
Renk renk d/okudum oysa ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!