kar beyazı değil
yaşam yorgunluğudur
ıslak saçının kıvrımlarına sinen
içini ferahlatacak
bir çift kelam'a hasret
seni anımsadığım zaman
asfalt pembeleşir ayaklarımda
adımlarım büyür
ben büyürüm
üç yürekli ahtapot gibi uzar kollarım
darbukayı tek kolla çalan çocuğa
bir yanın
sessizdir hep
tenhalarda durur bu yüzden
çekip gidişi gibi göğe doğru balonun
hafif hafif sallanaraktan
neye heves etse çocukça
Eylül
eylül'e açtım penceremi
hüzün sıçradı üstüme
rüzgarları içimde
yağmurları düşümde
bazen
tek başına da
çıkabilmelisin yola
yol nereye çıkarsa
taşıyabildiğin kadarıyla
..........
bazen kadın
bazen çocuktu
her zaman insan
sevdayı masallarda duymuştu
/ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.../
aşklara kefen olan
o ürkütücü beyaz çıplaklık
soyunup örtülerini
sevişirken denizle hoyratça
karşı koyup boğuşmaktır
seni sevmek
avunursun küçük adımlı
çocuk yanınla
avunabildiğin kadar
eski bir eşyaya dokunursun
parmak ucunla
kapasam gözlerimi denize karşı
öte sahilde uyansam
ne güzel bir ihtimal
zaten mavi geçiyor hep aklımdan
bir dalga gelse diplerden gürültüyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!