Aldanıyoruz belki aldatmalardan önce. Neydi bizi ötekine çeken ilişkiler içinde. Nerden başlıyoruz içimizdekileri yok saymaya. Saygıyı ezip geçerek, sevgiyi utandırarak ve gözlerinin içine baka baka yalan yanlış cümleler kurmaya çalıştığımız kaçamak yaşantılar mı aldatmalar yoksa.
Başka yerden baktığında aslında güvenmişlik değil midir ilişki de seçim. Aldatılmışlık yok olur o zaman. Peki hangi sevdalı yürek bu kadar objektif bakabiliyor aşka, kaçamaklara ve kaçınılmaz gerçek aldatmaya. Zor evet. Ama olmalı. İnsan her şeyden önce kendinin ve seçimlerinin farkına varmalı. İlişkide neye ne kadar olabileceğini, neyi nasıl tolere edebileceğini bilmeli. Tekliğini koruyarak bir ilişki de çift olabilmeli. İşte o zaman aldatılmışlık yok güvenmişlik vardır. Kişinin kendisi için önce güvenmek. İç hesaplaşmasında temize çıkabilmek için, kendine ve ötekine saygısını koruyabilmek için ve zedeliyorsa durum kalpte bir yeri uygun yerde ilişkiden gidebilmek için.
Dedim ya yazıya başlarken aldanıyoruz aslında aldatmalardan önce. Niye mi? Çünkü, öyle hızlı, tüketen, günü birlik ve duyguları bilmeden yaşanmaya başladı aşklar. Hatta aşk bile denmiyor şimdiki yaşantılara. Sadece tensel temaslar var. Üstelik ten hissedilenler olmadan anlamsızken sevmeyi bilmeyen insanların dürtülerine gem vuramaması aslında şimdilerde sevişmenin adı. Kimin kimle olduğunu takip etmek zor. Dürüst yaşantılar uzakta kaldı. Korku bastı yürekleri. Seni seviyorum demek zorlaştı ya da her önüne geleni sevdiğini sandı insanlar. Hal böyle olunca da ilişkilerin tadı kaçtı. Evlilikler sarsıldı, temel güven sarsıldı çünkü.
Bencil ve yalnızlığına sığınmaya itilen bir çağda teknolojinin esiri oldu gözlerimiz. Aldatmalar sanallaştı, öyle eskisi gibi değil artık aldatmanın da açılımı. Kapattıkça kapattı insan kendini, güvenmenin zorlu yolunda yürümeyi seçmek yerine. Sonrada kolaya kaçarak yaşanılan çağı suçladı, kadının kadınlığını, erkeğin erkekliğini sorguladı, hayatı ve ilişkileri harcarken en önce kendini harcadı. Mutsuzluk kaldı elimizde sonunda. Kasvetli, soğuk ve yabancılaşmış insanların oluşturduğu koca bir sis gibi çöktü üstümüze mutsuzluk. Aldatıldı diye suçladı belki biri diğerini, bakmadan kendine. Yıkılmış bedenler, yalnız ruhlar kaldı geriye. Kime dokunsanız veryansın etti ilişkilerden, karşı cinsinden. Aman dedi kime sorsanız uzak olsun aşk masalları. Sütten ağzı yanan misali her yaşantı üflenmeye başlandı. E sonunda da güvenden bihaber, duygudan ve kendinden bihaber yüzeysel yaşayan insanlar kaldı.
Şimdi soruyorum size, nedir aldatma, nedir güven, nedir sevgi. Kendi hesaplaşmanızı kendiniz yapın iç sesinizle. Vicdanınız yol göstersin size ilişkilerinizi gözden geçirirken. Haklı haksız savaşından vazgeçip duyguları ifadeyi öğrenmekle başlayınca yola, korkulardan arındırınca yüreği, her yaşantının sorumluluğunu alınca ve dürüst olunca geriye kalan güvenmişlik olur aldatmalardan. Üstelik kaybeden yoksa aşkta elinizde paylaşılan zamanlar kalacak, belki ilerde dudakta tebessümle anlatılacak.
Kapı önüydü
Giderayak verilmiş bir buse
Tadı kaldı dudağımda
Özledim bak
En basit haliyle bu cümle
Başım dertte gözyaşlarımla
İçimde yaralı bir aşk kaldı senden sonra.
Kaybetmek zormuş.
Oysa ne kadar da kolaydı sevdalanmaya çalışmak.
Aslında yoktun ya başta.
Niye o yokluk şimdi anlamsız bir boşluk yaratıyor.
Beni hayata bağlayan şeyler dönüp arkalarını gittiler.
Anlam mısın bu kadar..
Hayatımda ben kadar benden öte can mısın..
Silinmiyor gitmeye yakın olsa da gülüşler
Yıkılıyor zulmünde hayallerde aşk bitemiyor
Daha önce diyorlar neler geçti, geçer
Durdum sende, direncim kayıp gitmesin diye duygular
Aklın yittiği yerdedir aşk
Kalbin attığı yerde
Biter gerçeklik başladığında
Kaybeder insan kendini, bilmez nerde
Hadi aklımı yitirt bana yeniden
Okyanus ötesi bir zaman
Aşk, puslu camların ardından karanlığa bakmak gibi
Yağmur zihnimde kalan sesini kapatsa da
Gülümseme var yüzümde yeni yaşından
Cansın içimde hala inan
Aynı günü ardı arkasına yaşarken çakışmıyor sadece arzulanan
Dolunay tam
Ben eksiğim
Üstelik gözüm gözündeydi
Ah nasıl bir özlemim
Dikenini çıkarır ya kirpi
İnsan olmak sevmektir, cesarettir sevgilim
İnsanlığım bundan seninle bütünlenir
Seni sevmek benim için sen büyük cesarettir
Kendimde yarattığım ülküm
Kendimce yarattığım özgürlüğüm
Kendimi bulmaya gidiyorum çocukluğum odalarında
Yollar uzadıkça içim de buz kesti eksi beş derece soğuklarda
Herkes heyecanlı yeni yıl telaşında
Kalabalık arasında bir ben aşkı kıyamet havasında
Haykırılarım bitmiyor susmaya çalışsam da
Dönüşüme saklıyorum sevişlerimi, gitmek değil bu yolculuklar
Korkusuz sanırdım kendimi.. Oysa yanılmışım..
Çocukluk öğretilerine sığınarak sevdiklerime dört elle sarılıp, kaybetmeyi göze alamazmışım, en çok bundan korkarmışım, yeni anlıyorum..
Gözüme sokarcasına hoyrat, dikenli sözlere maruz bırakan, üstelik sevgili değil, ucuz hayatların nesneleriyle bırakıldığımda korkusuzca savunduğum kimliğim, kaybetmekle ödedi hayatım dediğini.. Hayat neydi diye soruyorum şimdi sessizliğinde çam kokularının..
Yıllarla biriktirdiğim değerlerim, inançlarım şimdi üç beş kuruş satılıyor, gözyaşı bile yok karşılığında..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!