Bırak yakamı hayat
Bırak gideyim usulca
Şarkı dinlerken susayım
Gözlerimi düşen bir yaprak kapasın
Bırak yakamı hayat
Bırak gideyim deniz sakinken
Nasıl bir kibrit yanar?
Öyle tutuştu önce
en tutuşmaya elverişli yerinden
Hayallerinden
Yavaş
Başladığımız yere döndük
Herşey bıraktığımız gibi
Usul esiyor rüzgar hâlâ
Usul dinliyor orman
Sarıp sarmalıyor gün ışıklarını gece
Üzerine ince bir rüya gibi çekiyor ay ışığını
Mavi bisikletim altımda,
kaçıyorum celladım zamandan
Eğer kaybolacaksam yarına varamadan
Hemen, şimdi diz çöküp,
bir guguk kuşunun önüne,
başımı koyarım meşe kütüğüne
Kırık kanatlı martılar
Bir de ben
Uçamayan sadece ikimiz varız
Kalbi kırık ben
Bir de martılar
Sevemeyen sadece ikimiz varız
Kelimeleri incecik soy
vitamini kabuğunda kelimelerin
sonra itina ile diz satır aralarına
Bazı cümleleri satırla
kes
Kaçımız toprağa düştüğümüzde
tekrar filizleniriz
Boy veririz gölün ayna bakışlı şavkında
Kaçımız dalgaların köpüklerinden sıyrılır
sımsıcak kumlarada çırıl çıplak
doğarız tekrar....
Bir daha geldigimde dünyaya,
bir küçük kızın saçlarına taktığı toka olarak gelmek isterdim
...ve doğum günü şımarıklığıyla,
saçlarını okşar gibi tutan bedenimden
kırılsa bile bir diş
atmaya kıyamayacak kadar sevilmeyi dilerim.
Zehir gibi bir sarhoşluk
Kolye gibi dolamışsın kollarını boynuna
Uzaktan seyrederken kaldırımsız
Arnavutköy’ü
İSli bir inat dolanıyor ayaklarıma
Ne çekip gidiyor
Bir yalnızlığa mektup yazmak bu kadar mı zor?
Yıllar
yıllar geçti,
ben hep aynı köşe başında kendimi bekliyorum.
Henüz küçükken
biraz daha büyüdüğüm zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!