aynı istiridyenin birbirine iki eş parçasıydık
kaybettik birbirimizi farklı denizlerde..
bilirdik istiridyeler çift yaratılmaz,
bilirdik renkleri uysa birleşmez parçaları,
parçaları uyuşsa,
aydınlıkta sırıtır uyumsuzlukları,
sadece susuyorum bu olup bitenlere
nereye gjder bu yol
hangi iklim değer tenime,hiç düşünmeden..
belki aldanırım
belki de sığınırım
nereye gidiyoruz ben artık yoruldum
kimseler yok ne güzel tenhalığımda
kendime kalabilmek ne güzel
ayrılık yıl geçmeden kapanan yaraymış
bu tuhaf dünya ne kadar güzel
vazgeçmek ne kadar güzel
en zarif hallerinden
ufkumda doğmana katlanamaz güneşim
artık ismin hecelenmez dilimde
zaman geçer kış geçer
gül tomurcuklanır
gül açar
gül koparılır
benim olmayanı
ben nasıl benimserim,
senin aklında ki martılar uçuşuyor diye
vazgeçemem değerlerimden,
sorgusuzca sevişemem boyumdan büyük heveslerle...
rahat etsin kundağında ki bebeğin..için...
kim kayboldu zamandan
neler eksildi biz farkında olmadan
ya da farkında olmadan artan kokular
bize kalan,günümüze kalan tuhaf bir his
bazı acıyor en taze yerimiz
bazı sevinçle anıyor herşeyi...
91 vagonlu trenin bilmem ki hangi vagonundayım
feda ediyorum bu zamana yenik bakışlarımı
saatimi,hislerimi ve doğmayacak çocuklarımı..
zamanı biraz daha hızlandırıp duyularıma yapışan
bu nefes kalabalığından bir an evvel kurtulma isteği
ve kendime kalabilmemin hazzı,bu hiç bir şeye değişilmez..
İnsanın canı çekiyor bazı,
Bazı hanımeli kokusunu,
Bazı bir kadının gülüşünde ki buğuyu,
Bir şarkının nakaratını bazı,
Bir filmin en ücra repliğini belki,
Çekiyor insanın canı.
kurumuş bir yaprak
rüzgarlı akşamlarında şehrimin
usulca koşuşturuyor ya,
işte ben senin ayak seslerine benzetiyorum..
dönüp bakıyorum ardıma
yapraklar alay ediyorlar yokluğunla
iki küçük oyuncuyduk
birbirimizi geçmişimizle aldatan..
bir bakmışız
miş'li geçmiş zamanlar hala hakim
yaz esiyor,
ten kaynıyor acısından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!