nasıl ayrılacağız bekçilerinden yüreğin
vaktimiz dolduğunda,geldiğimiz yere giderken
sorgusuz kokular,sorgusuz arzular
ve mavi kadınlarla güzel sanarken dünyayı
nefesimiz kaç şehrin hüznüne boğuldu...
farkında olmadık..
2 yıl önce bugün
Bahar kızılı gömleğim yeniydi o zamanlar
Sonbahar tazeydi
Kibir iyice oturmuştu yorgunluğuma
Kahkahalar acı siyah asiydi
Göğsüm kabarıyordu
Tüm yapraklarımı döktüm, sonbaharına
Naif yanlarına yürüdüm koşar adım
Sesinin buğusunda konuştum
Sessizliğinde anladım, yorulduğunu hayallerinin
Şimdi kolay mı sanıyorsun bir nefes uzakken
Duvarlar arasında sıkışmak..
Gitmekle gidilmiyor,
Durmakla kalınmadığı gibi
En hudutsuz yolculuklar başlıyor
Yalnızlığının hemen sonrasında..
Üstelik ne gitmek ziyanıdır bu
herşeye yeniden eksiksiz
herşeye sadece seninle
başlamaya hazırım
eğer kendini renklerinden arındırabilirsen
seni seviyorum
herkesten öncü
Pasında boğulacaksın demir parmaklıklarının
Gel
Neminde nefes alamayacağını bile bile
Ruhunun rutubetini içine çeke çeke
Bir sebep arama gelmek için,
Yolunda düşmesin kıyı egeye,
bu gece keyfim hesap soruyor
senin bıraktığın bu mimiksiz suratıma,
beyaz gelinlik ne de yakışmış
kimbilir kimler kirletti kızıllığıyla beyazını...
işte şimdi yalan söylersin
esnedi zaman dersin
Ne ben gülüyorum sahiden,
Ne sen yalnız değilsin.
Ellerini tutarken
Bulutlu bir hava kılıklı
adamın,
Adını sorduğum yerde unuttum yüzünü
suskun dudaklarımdan devşir özünü
bakma yüzüme gözlerime çizgilerime
içimde bin yılın eskitemediği nemli hüznü
sen yenileyemezsin...
sen beni bu asra sindiremezsin
hep aynı fikirlere örnek oluyor bedenim,
bu zift karası pisliği kazıyıp atabilsem,
temizlense beynimin gizli mabedi..
hep tek fikir bu zehre dönüşen aklım vebeynin kölesi beden,
kendi başınalığıma beyaz kefeni giydirip,
zift karası arzularımı gömmek istiyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!