Onlar;
Boş olan sokakların titrek efendileri...
Düşündükçe
Bir türkü mırıldanır kulaklarıma sessizce___
Gurbetin ve kimsesizliğin verdiği acı
Bir özlemi arzulamaktadır düşlerinde
Kişilerin bozuk ruh halleri arasında karaya vurmaktan tükenen ruhumun ötesinde haykıran sessizliğim..
Şimdi en başa dönüp, tekrar tekrar yenilemeli tükenen ömrümü;
mutsuzluğun o sevecen kollarından sıyrılıp huzura varma hakkımı geri vermeli artık beni yaratan...
Yüzünün renklerinde nefes alıyor Tanrı/
Yüzün Tanrı'nın kucağından ellerime düşen o üvey,
Dilsiz bir şair bu dokunuş -
Bu susuş..
Ay ışığı kokar senin yüzün/..
Her şeye rağmen hissediyorum
Nefesini ruhumun en kuytu cennetinde,
Göğüs kafesimin içindeki o küçük kalp atışını..
İsrafil borusunu üfleyene dek içimin kopacak tek kıyametiydi adın,
Adın ölümden arınmış bir yaşam ışığı
Bugünde ölmedim sevgilim;
Kırmızı bir sonbaharın ortalarıydı
Kalbimi beyaz bir mühürle adlandırdın sen /..
Binlerce fidan ektin ruhuma,kızaran kalbimin utangaçlığına bakma sen şimdi...
Sert bir dozajda giriyordun kanıma
Arınıyorduk bu gece
öldürdüğümüz cesetlerin kanıyla..
Şüphesiz bir iç huzur
Tüm perdeler kapalı
Tüm tavanlar sessiz
Yasal bir suç olmasını dileyerek Tanrı'dan..
Tanrı gitti çocuk;
Bir meni parçası düştü toprağa
Kurudun çocuk - kendi çölüne..
/ İçim lâl olmuşken Tanrı'ya...
Sadece sesler var
sesler uzakta
sessizlik keskinleşiyor yine
bekliyorum
Gözlerimi açıyorum ilk kez sana;
İçimin kara kelebekleri kanatsız bak
ilk yudum gibi hayattan/sana akarım ben..
Ahh çıkmaz sokağım;
Labirentlerinde kaybolduğum kadın/
ve sus şimdi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!