Altı üstü seviyordum
Ne vardı ki bunda,
Altı üstü yanıyordum
Gizliden cayır cayır,
Altı üstü ağlıyordum
Duyma diye sessiz,
Öyle derin
Kör bir kuyu gibi
Gece kara gözlerin
Bense o kuyunun
Gönüllü kurbanıyım
En dibe düşmeye hazır...
Yıldızlar söndü bir gülüşüne
Dünya seni tavaf etmekte
Gün sana değil sen doğdun
Şafak vakti günaydın diye...
Yapraklar döküldü saçlarına
Yanardım gözlerinin içindeki
Deli mavi cehennemin ateşine
Şimdi gidişinin ardından üzgün
Yine yanıyorum ama bu kez
O cehennemin ateşi kırmızı
Cehennemin zebanisi sensin...
Sana nasıl ve ne diye hitap etmeliyim
Ne konuşmalıyım seninle bilmiyorum
Sana doğru bir yokuştayım farkındayım
Ama inişte miyim çıkışta mıyım bilmiyorum...
İşte anlayamadığım için söyleyemediğim
Odam sanma sakın
Sensiz girdiğim
Soğuk ve karanlık
Toprak üstü mezarlık...
Yaş sanma sakın
Yılmaz Abi’ye yetiyor
Sevilebilme ihtimali ama
Bana yetmiyor birkaç ihtimal
Çıldırıyorum, aklıma
İhtimal dışında olabilecekler
Yada ihtimallerin sayıca
Artık hiç gülmüyor
Hep ağlıyorum
Bana kızma ne olur
Ağlamakta
Gülmek kadar insancıl...
Yüzüme açmadığın kapılara
Kurduğum çilingir sofralarında
Kalleşlikten değil sırtına konuşmam
Bana arkanı dönmendir sebebi...
Yarenim oldu hüzünbaz masamda
En sevdiğin elbisen siyah
Kapkara kaşların saçların
Umutların belirsiz karalar
Tuttuğun takım bile Beşiktaş
Hep geceyi seversin
Güneşte bronzlaşmayı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!