Basitlikler üzerine kurulu hayat
Basit yaşam, ağır yaşamak
Boşluklarda bir ben bir de yalnızlığım
Kuyusuna düşmüş benliğim umutsuzluğun
Sen bir buse ol gel bana
Kışın ortasında kalmışım bir başıma
Sıcacık yatak yüreğim buz kesiyor
Başımı diyorum aslamda gitsem
Soğuk olsun yatak
Yüreğim sıcacık huzur içinde
Sarıl beline gençliğinin
Uykuya dalmadan gözleri
Titremeden elleri bedeninin
Yaşat onu en çığlıklı heycanlarda
Bırakıp gitmeden kalp çarpıntısı
Seni düşünmek;
Surlarında dans etmek, adrenalinin sınırlarını zorlayarak.
Güneşin ilk ışığında kucaklamak kız kulesinden, sıcaklığı
Ve geceye dek,
Seni düşünmek;
Sana, seni anlatabilmek isterdim, yazmadan. Senin sesinden seni. Bu güne kadar duyulmamış hikayenin, başını bilmeksizin sonunu getirmek için anlatırdım, bitmeyen bir nefes ve heyecanla. Sana hiç yaşanmamış gibi unutulmaya yüz tutmuş aslıyı, şirini, leylayı ve acı sonlarındaki mutluluklarını anlatmak isterdim.
İçimdeki şelalenin çok uzaklardan sürükleyip getirdiği ezginin eşliğinde coşar, kendimi bir kürsü üstünde hissederek haykırırdım seni seviyorum diye, beklide. Beklide hiç beceremezdim haykırmayı ama yinede anlatırdım sensizliğin içindeki beni o kürsü üstünde.
Gözlerin benim için çok manalıydı, çok şeylere elimi uzatmamı sağladı sözlerin, senin haberin olmadan çaldım içinde ki seni, gizledim en kuytusuna kalbimin, benden başkası bulamasın diye sana dahi söylemedim.
Yanımda olduğunda saatlerce izledim seni, gözlerinin içinden aldığım aydınlıkla bir meleğe dönüştüğümü hissettim kanatlarımı ne denli aşk ile çırptığımı bir bilseydin ve yüreğimin bir serçe gibi masumane sevimliliğini görebilseydin. Kapamamalıydın gözlerini, kapattın bilmeden, düşürdün beni karanlığa. O acı veren duvarlara çarptım serçe yüreğimi, yaralandı, kan içinde kaldı bedenim. Boşluklarda gidip geldi seni arayan ellerim, sen bir kez kapadın bana yol gösteren aydınlığı, bir daha da açmadın.
İçimdeki duygunun ne olduğunu mu merak ediyorsun? Hiç coşkun denizin tuzlu suyunu ciğerlerine kadar çektin mi, ve ölüme bir nefes kala geri geldin mi?
O tuzlu su insanın genzini ne kadar yakar, günlerce acı tadını hissedersin ve geçti gitti dediğin anda ölüme bir nefes kala halini hatırlarsın, tekrar başa döner o acı tadı ve o anı yine yaşarsın, yine yaşarsın. Kötü bir benzetme olarak bakma buna, belki de boğulmak içindi yutulan tuzlu su, bilerek gidildi beklide ölüme, bilinmez. Bilemez bunu kimse.
Yara bende derman sende
Yazılacak ferman sende
Duyuracak istek serde
Kaçıp gitme yazık olur
Mecnun oldu akar yaşım
geçti gitti omuzuna yaslandığım
bitmez dediğim
.......gençliğim
hasreti ondan öğrendim
sevdayı ondan
Güneş batar gecenin sinsiliğine gizlenir yalnızlık
Çığlık sesleri yükselir sokağın başından
sonra tekrar sessizlik
Aşk nameleri gelir kulağıma dokunur durakta beklerken otobüsü
Tam heycanlı yerindeyken nakarat susar otobüs gelir
Yıldızlar uykusuna dalmış karanlığın
Zaman durmuş ve vurmuş yelkovanı
Geriye dönmek bir ağaç için mümkün olmaz
Ya! Çevirebilir miyiz tersine dünyayı?
Durma desemde geçmiş kör
Bir haykırış yaşamdan kopmadan önce
Bir korku sarı vermiş bedeni gizlice
Öylece kala kalmış bakışlar
Bugünde
Yarın umut
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!