Ağız vermişim sana
herzeler değil
ana sütü renginde taamlar ye diye.
dil vermişim sana
söv diye değil
İÇİNDEKİLER
1. ATATÜRK YAŞIYOR, BABA!
2. TÜRKÇEM, GÜZEL DİLİM!
3. GÜNEŞ, SENİN ANNEN VAR MI?
4. SEV ÇOCUĞUM
5. SEVGİ YILDIZI
34. Oyun
KELOĞLAN, ALİ CENGİZ OYUNU
Çocuk Oyunu
Yazan: FEV
KİŞİLER:
İÇİNDEKİLER beyaz şarkı 1 saklısu 2 su 3 suyu paylaşmak 4 su ve rüzgâr 5 sana yağmurlar gönderiyorum 6 Sevgim, Bağlılığım, Yüreğim 7 akşamın ipeği 8 ipekten bir şey yanıyor içimde 9 sarı kehribar 10 hülya hanım 11 göl ve gece 12 kuşları ezber etmiştin 13 acı 14 S 15 akşamağacı 16 aşkla dolu rüzgârlar 17 alevlenen gömleklerin terzisi 18 yol 19 eve doğru sabah gibi dayanılmazdır sesin 20 ev 21 odalara doğru 22 rüzgâr zamanı 23 deniz bitti 24 ayten ve güney 25 yeni şarkı26 üç dize ulaştırmak istiyorum size üç nehir ve anka 28 geyik izi 29 göl, gül, tuz, turnalar 30 aşkın büyük harfleri 31 derman değil 32 derin dondurucu 33 hudut 34
1
beyaz şarkı
“sen öldüğün gün hepimizi işten attılar” Cemal Süreya
Yumuşak G düş kurar
Belki de gün gelir
Benimle başlayan sözcükler de oluşur
Sözlüklere girerim, ansiklopedilere
Fiyakamı görün o zaman.
44 yıllık düşünü gerçekleştiren Adil Dai, Gaziantep’i “Savaş Müzesi”ne de kavuşturdu
Lisedeyken edebiyat öğretmenimdi Adil Dai. O yıllarda aşık olduğum için dersleri asmıştım. Tüm derslerimden kırık verirdi öğretmenlerim. Cimnastikten bile kırık alırdım…
Bana kırık not vermeyen bir tek öğretmenim Adil Dai’ydi. Ben yine de onun değerini bilemedim.
Adil öğretmenimiz öğrencilerini sadece edebiyat öğrenen gençler olarak yetiştirmezdi. O, hayata hakkını aramayı, savunmayı bilen bireyler olarak yetişmesini de isterdi çocuklarının. Bu nedenle de üstlerine üstlerine giderdi.
Bizlerse gaza getirildiğimizin ayırımında olmaz, olur olmaz yerde, hele hele kızların yanında onları küçük düşürüyor, diye onunla çakışırdık. Onun davranışlarını, “bizi küçümsüyor, horluyor” diye algılardık. Ona bozulurduk, canını alasımız gelirdi.
Hatırını kırmayacağınız bir arkadaşınız sizden bir şey istedi. Bunu yapacağınıza söz verdiniz. Ona “Seni kıracağıma dişimi kırarım,” dediniz. Sonra söz verdiğiniz işi yapamadınız. Söz verdiniz ya, dişinizi kıracaksınız. Bunu nasıl yaparsınız?
Kolay… Gider bir Gaziantep fırınından bir pide alırsınız. O pideyi yemez yarına saklarsınız. Ertesi gün diş kırma törenine başlayabilirsiniz. Bayatlamış pidenizden sadece bir ısırık alırsınız. Görev tamamlanmıştır. Dişiniz o anda ağrısız sızısız kırılmıştır. Bayatlamış Gaziantep pidesi o kadar serttir ki, diş kırmaya birebirdir.
Ağrıyan dişiniz mi var. Dişinizi çektirmek istiyorsunuz. Ama dişçi fobiniz var. Korkuyorsunuz dişçiye gitmek sizi ürpertiyor. Kolay… Bu iş için de bayatlamış Gaziantep pidesi kullanabilirsiniz. Bir ısırık bayat ekmek, çektirmek istediğiniz dişinizi un ufak eder.
Eskiden dişimizi kırmazdı bu pideler. Kaç gün kalırsa kalsın bayatlamazdı. Şimdi ise bir günün içinde canavar kesiliyorlar.
Neden? Çünkü eskiden ekmekler doğal mayalı hamurdan yapılırdı. Şimdi ise yapay maya kullanılıyor. Neden bedava doğal maya varken parayla yapayını satın alıp kullanıyor ekmekçiler? Çünkü yapay maya hormon etkisi yapıyor. Hamuru bekletmeden mayalı hale getiriyor.
Kim bekleyecek bir gece mayaya yatırılmış hamuru. Hemen yapay mayayı katıp anında şipşak kullanıyorlar. Bu da tüketicilerin çabucak bayatlayan tonlarca ekmeği ertesi gün sokağa atmasına neden oluyor.
Sevenlere sevmeyenlere duyururum: Doğum dünümü tehlikeli bölgeden çekip alıyorum. 10 eylülü zaten keyfi olarak seçmiştim. Nüfus kaydımda sadece Eylül 1940 yazıyor. Ben bu tarihi seçtiğimde ülkemde 9 eylül kara ihtilali yapılmamıştı. 11 Eylülde ABD'da İkiz gökdelenlere saldırılarak pek çok insanın canına da kıyılmamıştı.
Doğum günüm bu iki kara tarihin arasında kaldı. O yüzden bu günden çıkıp 10 gün öncesine getiriyorum doğum günümü: 1 eylül'e yani. Hiç değilse 1 eylül DÜNYA BARIŞ GÜN,'dür. Bir günde iki bayram kutlarım böylece.
Dostlarıma duyurur, beni ananlara gönül borcumu yollarım. Gelecerk yıla kadar yaşarsem lütfen beni 1 Eylüllerde ansınlar artık. Şimdiden teşekkürler.
Sevgi...
FEV
Elimde bir demet çiçek
bir kutu kuru Güllüoğlu baklavası
bir avuç şiirle gelceğim bir gün kapına
o zaman ne olur döndürme beni..
eşiğinde kilim olurum seversen beni
SEVGİLİYE
Adımı adının yanına yazdım
yüreğimi yüreğinin yanına koydum
giysilerimiz aynı gardropta
terine karışıyor terim
daha ne isterim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!