Ben Öğretmenken: 17
“50 yıl önce işsizlik yoktu” masalı
FEVZİ GÜNENÇ
1959-60 ders yılı.
Ticaret Lisesinde her yıl iftihara geçerken, kendim ettim, kendim buldum, Milli Eğitim Bakanının torpiliyle Gaziantep Lisesine geçtim. Liseye uyum sağlayamadım. İki yıl üst üste beden eğitiminden başka hiçbir dersten iyi not alamadığımdan belgelendim.
Ben Öğretmenken: 19
Arada bir Burhan Cahit Öğretmen Oluyordum
FEVZİ GÜNENÇ
Küçük amcam Burhan Cahit Günenç’le aramızda sadece birkaç yaş var. Buna rağmen her dönemde benden daha genç görünmeyi yaşarmıştır. Pek çok şeyini bölüştü benimle de bu genç kalmanın gizini vermedi bir türlü.
Burhan amcam yaşamı boyunca beni koruyup kollamıştır beni… Sevgiden kaynaklanıyordu elbette ki bu davranışlardı.
Ben Öğretmenken: 12/ FEVZİ GÜNENÇ
Çocuklar bozacak, biz yapacağız
Yıl 1966… Gaziantep’in Şehreküstü Mahallesindeki eski adı Yeni Okul olan Ahmet Çelebi ilköğretim Okulunda öğretmenlik yapıyorum. Son dersten bir önceki dersteyiz. Dersimiz resim-iş…
El işlerinden örnekler yapmış çocuklarım. Uçak maketi yapan da var, nakış gergefi yapan da. El arabası, mukavva ev, yamalı sofra, minik kilim vb…
Kapının önünden geçiyorum her gece
ışıkların yanıyor, görüyorum online’sın
kim bilir belki uykun kaçar da balkona çıkarsın
boynu bükük beklediğimi görürsün sokak lambasının altında
acırsın/gülümsersin bana
hiç bir şeye değişmezdim o gülüşü.
Deniz feneri yasta
dönüp yüzüne bile bakmıyor artık
hiç bir gemi…
Dünya böyledir işte
Sevilecek yâr buldu mu…
Bugün hoş görme günüm benim her şeyi
bütün eski kötü aşklarını yolla, küşümlenme
göreceksin ne sevecenlikler yollayacağım yerine.
Bugün düş görme günüm benim/gir
düşlerime korkmadan
Tanrım,
ne çok ada yaratmışsın sen
düştüğüm zaman denize
sığınabileyim diye
tutunup birinin ucuna.
Bir ölüye açık mektup
Sevgili Elvan,
Kırgınım sana. Kırgınlık sözü yetmiyor öfkemi anlatmaya. Böyle sessiz sadâsız, ansızın nasıl gidersin? Ne hakkın var seni seven, çok seven, gerçekten çok seven, yürekten seven Gaziantepli dostlarını acılara boğmaya? ..
Lütfiye Aydın Kitap Fuarı için Gaziantep’e gelmişti. Sana isyan ederek verdi uzun yolculuğa çıkışının haberini. “Bunun için mi geldim ben kentime? ” diye, için için ağlıyordu.
Bir ölünün ardından güzel şeyler söylenir. Olumsuzlukları unutulur, hep olumlu yanlarıyla anılır o. Oysa senin olumsuz bir yanın yoktu. Gazianteplilere hiç yanlış yapmamıştın:
En son on dokuz ekim 2005'te yazmışım
bir balanın anasına seslenişi gibi
'Uzat ellerini
tut ellerimi,' diye, 'Ana! ..'
Daha önceleri de yazdım elbet
Ne güzeldir çocukları alfabemin
Bayılırım onları görünce
ABC...
Ç de bir C'dir kendince
Benî var çenesinde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!