Bir kırlangıç hafifliğinde,
Karlı doruklardan süzülüp gelen rüzgar
Çok,çok uzaklardan geliyorsun.
Dur biraz....soluklan.
Bağrımı açtım sana
Serinlet...
Kutsanmış bir ikon gibi,
Boynumda taşıdığım ismin
Saklı kalır bende..
Kimse görmez
Kimse duymaz.
Ne seherin yeli,
Sana Islanmışım
Sana Üşümüşüm
Sana Susamışım
Senden Bir tek ilmek isterim,
Sökük yaralarıma…
ılık bir eylül sabahı,
hafif bir rüzgar.
sanki sen gelecekmişsin gibi
sanki tren garındaymışım gibi,
sanki seni bekliyormuşum gibi...
Vadinizin şarabi akşamında
Gelincik yaprağı basmıştınız
Kenger kanatması ellerime.
Efsunladınız yaramı,yoldaşça.
İşte o an,yüreğime bohçaladım sizi
Hemde sımsıkı kırk düğümle...
Ne yaz yağmuru,
Ne de kış güneşidir.
Ne de kıyıda parçalanan,
Deniz köpüğüdür.
Bu tutku yürekte
Her gün boy verendir.
Uçarken güzeldir martılar.
Uçsunlar isterim şehrin üstünde,
Şehri İstanbul ki,
Bir masaldan kopmuş bir sayfa.
Anlatsam dinler miydin,
Hüznü,
Sorma hiç...
Hüzünlerimiz,
Yalnızlıklarımız,
Kırk yamalı bohçalarda harmanlanır...
Sevinçlerimiz mi?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!