Gönülle Hesaplaşma
Dürdüm defterini attım kenara,
Derdime bir çare olmadın gönül.
Hep beni suçladın sana sorana,
Kendine saracak bulmadın gönül.
Gönül kâsesinden aldım bir kaşık,
Hayatın sırrına girdirdi beni.
Maddeden manaya akınca ışık,
Abdallar safına bildirdi beni.
Uyku Hak getire gözüm tavanda,
Yeryüzüne hâk nizamı
Yayan benim peygamberim.
Kalubelâda ezanı
Duyan benim peygamberim.
Âlemlerin Muhammet’i
Kurdum setlerimi gönlümde yaşar,
Damlalar sel oldu göl etti taşar,
Aslım için gönül ateşe düşer,
Yakar oldum oy gözleri sürmelim
Suna gibi durgun gölde yüzerken,
Gamlanırda duman çöker,
Bulutlar suyunu döker,
Türlü nebat tohum eker,
Dağlara hayat vermeye.
Köknar selam salar bana,
Bir zaman dilimi tarihte durak,
Hele dön de şöyle maziye bir bak,
Kan ile renk verdi diktirdi bayrak,
Üç kıtada hüküm sürdü Osmanlı.
Dalgalandı Tuna kalktı ayağa,
Öze İncir Dikti Gitti
Yaz baharda kar seline,
Köpüklendi aktı gitti.
Güzellerden bir geline,
Meyil verdi yaktı gitti.
Özenmiş Gülün Dalına
Özenmiş gülün alına,
Bülbüller konar dalına.
Benziyor oğul balına
Çiçek misin be Efsane?
Makam tutmuş cahil kopil,
Gözü kör olası torpil,
Kulağında takılı pil,
Derman bulmaz bu serseri.
Nasıl etmişse başarmış,
Övünmez Gönül Neferi
Bir kıymet görmüyor sözünün eri,
Suskundur övünmez gönül neferi.
Sanma ki bu dünya menfaat yeri,
Mal diye beş metre bezi bilirim.
TEBRİKLER ÜSTADIM
Kör gözler, sağır kulaklar olduktan sonra, üstüne de yaltaçlığı ve yardakçılığı ekledikten sonra, kimler alim olmaz ki?
Değerli çalışmanızı kutlarım.
Güzel şiirinizi beğenerek okudum.Yüreğinize sağlık.