Gönlümün gülünde söylüyor diller,
Gözlerim yollarda gel diyor bana.
Seherde açılmış koynunda güller,
Uzat ellerini bul diyor bana.
Hasret dizi dizi zülfün telinde,
Deli poyraz kızmış yine bağırır,
Toz duman içinde Efkâr Tepesi.
Kütüklemiş yine tipi savurur,
Kar boran içinde Efkâr Tepesi.
Gökler karardıkça aklı bulanır,
Elbistan'ın Ovasında iki
Çıktım Atlas’ın başına,
Hayâlı geldi karşıma.
Ah çektim vurdum döşüme,
Elbistan’ın ovasında.
Binboğa’da konup göçsek,
Yaylasından sular içsek.
Güzelinden güzel seçsek,
Elbistan’ın ovasında.
Sardı Barit’in gülleri,
Bülbüllerin yuvasından
Bir güzelin sevdasından
Gönül yandı davasından
Elbistan’ın Ovasında.
Kaldırmış düşünü gider,
Yaprak desen desen dal biçim biçim,
Düşünde bu sırra er deli gönlüm.
Soluduğun hava rüzgârda niçin?
Anla da bu sırrı var deli gönlüm.
Türlü hikmet görür bakarsa gözün,
Sıkmaktan olacak çürüdü kemik,
Sızladı dişleri oy dedi sustu.
Eli yüze koydu başladı mimik
Beynimde zonkluyor vay dedi sustu.
Devlete çalıştı emekli oldu,
-
Tanrı Dağları’ndan yanınca ateş,
Isısı dünyayı sardı duydun mu?
Stepten atıldı ok yaydan atış,
Menzili dünyayı vurdu duydun mu?
GURBET
Döndürdü yüzümü bir kara taşa,
Neler geldi neler gurbette başa,
Büktürdü belimi geldim bu yaşa,
Oy gurbetlik yaman büktün belimi.
Nesine deyimde sözüm nesine,
Bülbülün sedası girmiş sesine,
Sanki sevda örmüş her nefesine,
Bakar melül mahzun gözlerin güzel.
Sümbül mü sallanır zülfün telinde,
TEBRİKLER ÜSTADIM
Kör gözler, sağır kulaklar olduktan sonra, üstüne de yaltaçlığı ve yardakçılığı ekledikten sonra, kimler alim olmaz ki?
Değerli çalışmanızı kutlarım.
Güzel şiirinizi beğenerek okudum.Yüreğinize sağlık.