Yeşilin benzi sarardı,
Kahve içti ağaçlar,
Sürüye salınıp koçlar,
Kuzulamak üzere baharda,
Ve kırlara salındı kuzular,
Hep aynı idi gün batımı,
Kabuk çatlak, içi geçmiş,
Çok sofrada yemiş, içmiş,
Her bir yeri tamam etmiş,
Pak bulur mu bundan geri.
Doyran, Narlı, Edremit'e,
Aşkına gözlerden akmazsa yaşın,
Yakmazsan yüreğin adam değilsin.
Turabca canana eğmezsen başın
Yıkmazsan mihrabın adam değilsin.
Başında bulutlar, yağmur dökülür,
Sırtımı döneli Hakka,
İkrarım darımdan oldum.
Kara yüze baka baka,
Cemalim nur'umdan oldum.
Yaş kemale erdi yetti,
Şarkışla, Elmalı, Birde Gemerek,
Dayan Yoldaş kavgamızı sürdürek,
Zulüm düzenini yerle bir edek,
Oy zulüm, zulüm, Bizedir Ölüm.
Gemerekten öte yolum dolandı,
Tepeler koca dağları,
Yedi bitirdi zamanda,
Gazel kapladı bağları,
Yollar görülmez dumanda.
Dereler nehirler yedi,
Devrim sevdasına düştük,
Sarılamadık yavuklularımıza,
Arındık acılarla,
Ve içlerinde piştik,
Canlarımız feda dedik halkımıza,
öyle de yaptık.
Güzel çirkin bir oldu
kan emdiler
Can emdiler yetmedi
Kıydılar cana
Öldürdüler de;
Can vermedim toprağa,
Doymaz bir caniyim, içtiğim kandır.
Önüme sürüleni kıyıp öldürdüm.
Tarihler boyunca aldığım candır,
Ne alimle bileni bulup öldürdüm.
Şeyh'lerim var benim, patronum ağam,
Her rüzgarla bir yaprakla yellenen,
Her yağmurla bir dere ile sellenen,
Zaafları uğruna anaları bellenen,
Kaçıncı bu kim bilir.
Kim bilir kaçıncı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!