Aklım çıkar,
Mümkünü yok yan bakamam
Güdümlü bir füzeye
Ne bernardelliyim,
Ne keskin ustura ağzı,
Ne gözü kara bir palikarya
Çok oldu yörüngelerimin düzleminden sapalı
Vapurları kaçtır kaçırdım işim karşıdayken
Az olsa da inancım mahyaları sevdim ama
İsterim ki sırf bu yüzden günahlarımı bağışlasın Tanrı
Ne dertler, ne de boğucu hayatı talebeliğin
Saçlarımı yalnızca ucuz jöleler döktü
O anda soluverdi içimdeki çocuk
Üstüme karlar yağdırdı kış
Tümden arabesk çaldı şarkılar
Adeta Tanrı bahçemdeki tüm ağaçları söktü.
Ben vardım hep,
Siz yokken de vardım
Hep vardım ben
Şehirler kurulmazdan önce
Telefon kulübesiydim
Cep aynasıydım cam daha bulunmamışken
Çehremin fenerlerini söndürünce
Altı üstüne geldi dünyanın
Güzel bir muhitte
Zamansız takvimler içine düştük
Durumumuz müşküldü.
Düne kadar topaldı zaman
Bugün ardından atlı koşsa eremez.
Nereye bu gidiş?
Suda tek başına sekiyor taş
Günaydın!
Kısa zamanda nesli tükenecek olan bakkallar
Çoktan açtılar kepenklerini
Sokağın köşesindeki anne kedinin ağzında
Dünyalar dolusu telaş
Yolculuk çileli
Uzaklaştıkça geçer sanmıştım
Hiç hesaba katmamıştım
Pazartesi günlerinin perişanlığını
Oralara ait değildim,
Benim,
Hep benim,
Tek benim
Her kötü sonun sorumlusu.
Gün sunumu günahlarımın cezasıdır
Haylaz sırtımın arsız kamburu
Maktuller aşık olduklarından beri katillerine
Kavgama kan sıçradığından bu yana
Suyun akışıyla
Yolun yokuşuyla
Ters düşen benim
Bileğim çoktandır hazır bükülmeye




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!