Ali Rıza,
Suskunluğun anavatında bir yeşil portakal kabuğu
Portakalını koruyan,onu besleyen
Büyüten birşeydi Ali Rıza.
Ali Rıza hiç birşeydi aslında
Maneviyatında kaybolmuş bir hiç
Ah Anne!
Doyamadı oğlun gençliğine
Sevmedi en sevdiğim kız beni
Güvenmedi en çok güvendiğim insan bana
Hep aç kaldım en zengin sofralarda
Paylaşamadım yalnızlığımı yıldızlarla
Öyle olmaz zorla gülmek,
Kandırabilir misin kalbini
Sen senden vazgeçeli onlar mutluluk abidesi...
Sen ağlarken düşer yağmur
Korkma ıslanmaz düşlerin
Bir şehirde kaybolmaktı bunun adı
Çırılçıplak bir yalnızlık
Koca bir ömrün
Son demi bu bir sigara sonrası yorgunluğu
Sana koşmak mıydı bilinmez
Sen kendinin farkına vardığında
Ben çok uzak bir şehirde senin için ağlayacağım...
Anladığında kendini;
Savrulmak neymiş?
Nedenmiş susmak?
Kahrolurum
Ayaz yemiş sabahların kimsesiz pencerelerinde
Yetim bir şarkı kalır geriye
Nakaratı yetim,anlamı yetim
Gamzendeki aşkla gel pencereme
Cennet yüreklim...
Sonrasını düşünmeden geçmiyor ömür
Hep bildik avuntularla kandırılıyor
Hep bilindik karmaşalarla karamsarlaştırılıyor
Ama yine de düşünmeden olmuyor...
Aşkı aşk yapan acısı mıydı?
Yoksa;
Hiçbir kaçış saklamaz suçlu gözlerini
Hep bir yeri karanlıktır yüreğinin
Hep eksiktir yazdığın şiirlerin anlamı
Dinlediğin şarkıların hüznü sahte
Zamansız bir yağmura yakalanmış gibi
Hazırlıksız yakalanmıştın bu akşama.
Öyle usul usul yağıyorsun ki içime
Yağmur bile kıskanıyor tenini...
Ellerinde kırık bir ayna,göstermiyor yüzümü
Ve yüzüme vurup duruyor
Tüm yüzsüzlüğümü.
Yürüyordu!
Ayakları çıplak,
Yüreğinde iz bırakmış bir keder
Ve tutamayıp kendini ağlayarak
Yürüyordu kız,çillerinden utanarak...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!