Menekşe kokmazsa lale kokmazsa
Kokmazsa daldaki gül neye yarar
Gözler yâr bekleyip yola bakmazsa
Dudak neye yarar dil neye yarar
Gönül karakışta her yer kar ise
Bağrımda… Bu yanan kor ateş varken…
Ne rüzgâr söndürür ne kar söndürür
Alevler yükselir… Yağmur yağarken…
Söndürürse ancak o yâr söndürür
Bir yandan alevler ruhumu sarar
Güneş ne zaman doğarsa
Ay, o zaman sönüyormuş
Gönlünde bir ateş varsa
Dil, bülbüle dönüyormuş
Ancak bilmeyenler dener
DALIP GİTMİŞİM
Bilmediğim bir yerde hava bulutlu, serin
Hep yavaş adımlarla öyle dalıp gitmişim
Görmediğim insanlar bilmediğim evlerin
Kapılarında durup zili çalıp gitmişim
Bu gün anneler günü öpecek bir elim yok
Yıllar cehennem gibi geçip gitti be anne
Eller gibi sarılıp koklayacak gülüm yok
Kırk iki kez karakış biçip gitti be anne
İçimde sızı başlar her gün şafak sökerken
Kar yağdı soğuktur diye odamı
Sayar da gelmezsen küserim Selma
Bir tek sen eksiksin kurdum soframı
Cayar da gelmezsen küserim Selma
Odam da soba var bırak yağsın kar
İçimde huysuz at… Şahlanıp durur
Ne bir gün uslanır ne gem vurulur
Kızılırmak gibi… Ne de durulur
Sevgi ise sevgi denen şey bu mu?
Her gece yarısı böler uykumu
Ne faydası var ki dönsen de gayrı
Yoluna can veren kul elden gitti
Gönüller ayrıldı dünyalar ayrı…
Çiçeklerim soldu… Gül elden gitti
Mazi yetim kaldı dün yetim kaldı
Dönüp gelesin diye her şeyi bırakmıştım
Tövbe bile etmiştim… Gene de içiyorum
Maziye sünger çekip resimleri yakmıştım
Artık geride kalan ‘’Dün’’e de içiyorum
Boğazlarım kurudu ondan çıkmıyor sesim
Çok bekledim kapında, ışık sönene kadar
Bir kez olsun çalmaya cesaret edemedim
Kavga ettim kendimle eve dönene kadar
Geri dönüp gelmeye cesaret edemedim
Belki de sanıyorsun seni hiç aramadım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!