Gaziantep Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği mezunu.
Kulakları sağır eden sırrı duydum,
Ebabil çığlıkları bile şahit.
Süra'yı beklerken mahşerden duyuruldum,
Ne büyük ızdıraptır; ne büyük imtihan,
Bir kuşluk vaktinde arar, çağırırım seni,
Atamıyorum bu sevgiyi, ayrılığı candan,
Sinede gizli ateş tutuştu,
Malı Hak eyleyip, dizgini vur.
Namerdin namerde kadehi tokuştu,
Bir dolunay altında izle gökyüzünü,
Yazın sıcak yelinde, dalgalarla inle,
Bahçede akşamsefası, gösterince yüzünü,
Bâlâların körpesiyim,
Yad ellerin izinde.
Bir başıma kalmışım.
Erenler sormaz beni,
Gamdan öte yollarım,
Ben ki ölüler şehrinin mefkuresi,
Kelimelerin bitmez tükenmez tümcesi,
Gök çemberin içinde, bir yer küresi.
Gök mavisinden kızıllıklar iniyor,
Bereketli toprakların uçsuz yarlarına ,
Şimdi çayırında yavrular tepiniyor,
Gecenin yazgısını yaşamaktayım,
Gündüzün solgun ışığına kaldım.
Kurumuş, yaslı vadilere akmaktayım,
İçimde mahşerin ağır uğultusu,
Bilmem kaç gündüz sürer, kaç kayıp gece?
Bin fersahtan uzun gidecek yolcusu,
Her dönüşte saklı, bitsin bu bilmece.
Hiç kaçarım yok gölgemdeki seslerden,
Sevgiden yana payımıza ayrılık düştü,
Yollarımız bir gün kesişir mi dersin?
Bağımızın gülleri bizlere küstü,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!