Acı bir keder sarar, kumsalları ufuktan,
Terkedilmiş ülkede, Gazze'nin sahilinde,
Çocukların neşelerini bölüyorken tan,
Göklerden yere mavi şehir düştü,
Eski zamanenin bir bilinmezinde,
Kuşların gördüğü en güzel düştü,
Yaşanılası hatıraların silinmezinde.
Kimi istedin de vermediler sana,
Yolun başında hazan, dizili taşlar,
Derin karanlıklarda, derin sessizlik,
Her adımda gizli, bir nara ki başlar,
Vurulur şavkın kireçli duvarlara,
Kurumuş benzin, güneşe yansır,
Günün en sıcak ânı dökülür karlara,
Güneşe yolculuk var dediler,
Önce yüreklere merdiven dayamalı.
Gönül yokluğa merhamet diler,
Akıl atom çağında, üstü yamalı.
Döküldü tel tel sükut dilimizden,
Ne gülün adı kaldı ne bülbülden nağmeler,
Eski goncalarda, pervaneler yok şimdi.
Kerem'i, Ferhat'ı anlatan misaller,
Tarihin çöplüğünde kaybolmuş şimdi.
Delilik vehminde nerde Behlül-i Dânâ?
Zemheride bir gürültü,
Geceyi beşe böldü.
Gönül katında ne varsa,
Geldik dünya denen hakikat didarına,
Maksadı gayeyi aştık, girdaptayız.
Yüz sürüp de dokunsak arzı dildarına,
İrşat eyle bizlere yaren Himmet Baba.
Nefs akar, baştan aşağı tenimizden kat kat,
Dili erdiğince hüküm veren zat,
Aklıselim olsa gönlüyle konuşur.
Ezber yapmış çevreden üç beş zerzavat,
Görsen yüzünü, gören yüzün buruşur.
Kıymet bilmez, ihsan bilmez, yad bilmez,
Uzadıkça yakınlaşan yollar bilirim,
Bahara dair, sevdaya dair; yalansız.
Yaşanmayacak köy türküleri dilerim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!