Yağmur sesi ile fırladım yataktan,
Yağmurun sesini, senin kahkahan sandım;
İnan, çok mutlu idim o an,
Kahretsin, nasıl inandım imkansıza, anlamadım!
Meleklerin göz yaşları, nasıl olurdu senin kahkahan?
Uyandım bu sabah, yine her sabah olduğu gibi.
Yüzümü yıkarken, bir an aynaya baktım.
Ve aynadaki yüzümden bana bir isyan geldi;
Daha içinde olduğum 18 yaşıma rağmen
Gözlerimin altında oluşmuş morlukları görünce.
Aynanın ardında, Alice'in harikalar diyarında ki beni düşledim...
Güneş doğmadan evveli
Bir ezan sesi ile uyanırsın uykundan huzur içinde...
Eşsiz bir gurur ile doğuşunu seyredersin güneşin,
Saat ondur artık;
Bir kilisenin çanı ile derin bir nefes çekersin,
Çıkıp sokaklara, istanbulun ile sevişmek istersin.
Çok soğuk bir hava var İstiklal’de bugün,
İnsanlar hızlı hızlı yürüyorlar.
Onca kat kat giyinmişliklerinin fayda etmediği belli.
Kimi gençliğinin verdiği heyecan ile,
Başında kep bile olmadan,
Saçlarını soğuk esen rüzgara teslim etmişler, uçuşsun diye.
Kadın kokar dostum,
Yaşı kaç olursa olsun kokar.
İster kapkara çarşafa sarmalansın,
İster sereserpe uzanmış olsun bir yere.
Yeni bir gün, yeni umutlar parolasi ile ile uyandim yine bu sabah.
İçimde bir his var, açikça ortaya koyamiyorum, ama iğnelercesine de sunuyorum bu beni inanilmaz mutlu eden duygumu, paylaşmak istiyorum ya o güzelle, yada dostlarimla.
'and olsun ki, şu gözümün gördüğü her dağa ve taşa; onun üstüne her gelen dünyada tek, emsalsiz bir güzel olsada, sadece ona veremediğim, içimde kalan sevgiyi sadaka niyetine vereceğim. Ve bir 2 numaradan öteye geçemeyecek.
Tabi, o yüce insana olan sevgime kiyabilirsem...'
Diyemiyorum. Zira sessiz sedasiz gidenler benim için birer hiçtir ve bundan sonra gidenler içinde ayni hislerim devam edecektir gibi sert bir tabiri kullanmakta istemiyorum. Çünkü o bir çiçekti, çiçekler konuşuldukça açarlar, 'allah allah, bak sen' sözüne hala bitiyorum...
İlk buluşmamiz hala gözlerimin önünde ablacim ya...
Yine rüya görmeden geçen bir gecenin,
Yine bir sabahına, hem de pazar sabahına
Açtım gözlerimi,
Alev alev yandı gözlerim, ağlayamadım,
Seni arayasım geldi de,
Gününü zehir etmek istemedim.
SEVİLDİM Mİ 6
(BÖLÜM VI)
Artık lise son sınıfta idim. Öyle ki kaça gidiyorsun diye sorana, ya lise-4 ya da 12. sınıftayım diyordum. Hö! der gibi bakıyordu suratıma ve bu çok hoşuma gidiyordu.
SEVİLDİM Mİ 7
(BÖLÜM VII)
Artık yüksekokullu idim. Son sekiz sıraya yazdığım yüksekokullardan 2.si tutmuş ve Düzce’de okumaya başlamıştım. Yüksekokulda okuyordu, ama kendimizi üniversiteli gibi hissediyorduk. Birde devlet yurdunda kalınca ve 4 yıllıklarla beraber olunca etüt odalarında, duvara bile bir başka havada bakıyorduk.
Yavaşça yada hızlıca inersin,
Kimse ses edemez ya da etmez dahası,
İlgilenmezler seninle zira,
Sevginde gözü olanlardır onlar, bilesin bunu…
Hani bir otobüs gelir bir sabah,
Ben Emine Keski, Erbil seni hatırlıyorum ve görüşmek itiyorum. Beni facebook'dan bulabilirsin.
Çok güzel bi şiir.Yüreğinize sağlık.başarılar