Hiç yaşamadı
Şimdi seni düşünüyorum,
Aklıma gülüşün geliyor sinsice,
Yağmurlu bir akşamdı hatırlıyorum,
Durup durup çayı yudumladığımızı,
Üşüdüğümüzü, korktuğumuzu,
Sonra sessizce gidişini,
Taşa, mermere anlatsan heykel olur,
Bir gecede saçları beyazlar, kel olur,
Gök yarılır, ağlamaktan sular sel olur,
Sen kime anlatıyorsun sözün yel olur,
Menfaat için sevdiğin bakmışsın el olur,
Sen sus gözünü sevdiğim belki ilahi adalet olur.
Peki ya hiç karşılaşmasaydık; hiç bakışmasaydık, geçip gitseydik yan yana yürürken iki yabancı gibi;
Bir düşün herşey siyah beyaz, mevsim hep kış veya toz pembe.
Ama hep bir eksik bir yerlerde,
Belki bir şarkıda, belki bir kadehte, belki de bir iç çekişte.
Arayacaktık mutluğu, belkide her yerde,
Bulamayacaktık bir birimizi,
Ben rakı masası istiyorum.
Bir de karşımda boş sandalye,
Sabaha kadar onunla konuşup,
ona anlatmak istiyorum.
Çünkü adamın birinin de dediği gibi;
“Bazılarımız şiirlere tutunuyor,
Canım,
Zor geliyor şimdi bana dilimden,
Kabullenmek vazgeçtiklerimden,
Azrail’i kaçırmışken elimden,
Zaman alsın acılarımı geçirsin,
Geceler karanlık birazda serin,
Sonsuz sayıda tohum düşecek toprağa,
Daha fazlası can verecek herbir yaprağa,
Bir o kadar yavru alınacak kuçağa,
Ve yine düşecek bir bir çukura,
Sense sadece bunlardan birisisin,
Kimseden daha güzel ve özel değilsin....
Havalarda güzel, sen artık gelmezsin,
Yüreğim soğudu üşümüştür demezsin,
Güz güneşi ısıtmaz sen bilmezsin,
Yalancı sarma gibiyim şimdi,
Sende istemez, sevmez, özlemezsin,
Git!
Git artık halla neyi bekliyorsun,
Gidersen sende mutlu olursun,
Dilerim mutluğu bulursun.
Gitmek için turnalar mı beklenir,
Gül dudaklar, pembe yanaklarda mı,
Sararmış solmuş kuru yapraklarda mı,
Teselli meyde mi, kargı dalında neyde mi,
Kel kafada, pırasa saçlarında aklarda mı,
Kazanlar kaynardı mahşeri gönlümde,
Herkes ölünce bitecek sanıyor,
Herkes güzel yalanlara kanıyor,
Ve herkes sanıyor,
Dünya kendileri için sallanıyor.
Herkes kendi keyfi sadettinde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!