Cömertlik Okul'u...
Kul olarak sınandığımız andır dünya, kalplemi dillemi gelin şimdi ya kuddus diyerek, gönül kapılarından girebilmek için, buyrun dua'ya. Ruhun karanlıkta kalmasın, duyguların gölge olmaması, ya selamla bahar neşesi gelsin diye sevgilere, buyrun dua'ya. İbadet ve taatleri çoğalmak için dünya kırıntılarından kurtulup, aşk lokmasının rahmetine ermek, miracına erdirmek için ruhları kainatın efendisine ümmet olmak, gönülde sevgisini diri tutmak için, buyrun dua'ya. Feyz ve bereketine nail olmak, sevginin sadakasını zikirle ödemek, gönül dostlarıyla olmak için, buyrun dua'ya. İnananların kardeş olduğuna inanarak, arş titremeden kalpleri titreterek hediyeleşmek sıla-i rahimi sadaka bilmek zordur, gönülleri tavaf ederek, buyrun dua'ya. Mümin kul rahmet ikliminde olgunlaşır, meyve verir huzur ve huşuya ulaşmak için insanın insaniliğini ortaya çıkarmak, haddini bilmek başkaları için yaşamakla mis kokular yaymak için, buyrun dua'ya. Abdestli bulunanlar uzun yaşarlar, yarış meydanına çıkanlar gül mevsiminde hangi yoldan gitmeli birisine, bunun altında hangi sır gizlıdir, ateşe daha yakın olan, daha çok yanar, eğer ibrahimiysen, buyrun dua'ya. Ben ona aşık oldum, başkası hatırıma gelmez diyenler, dünya neye benzer bilmezler, ey efendi biz zindandayız diyenlere mahrem olansın. Siz orada olsaydınız yusuf yüreğiyle koksaydı her an, kavuşmak isteyenler bir ses işitti, an'da yananlardan sevgiye kananlardan olmak için buyrun aşk ile dem dem dua'ya.
Tamam da nesin? ......
Z/or'dasın hala dünyayı ve insanı sevmek zorunda olduğumuz, birlikte yaşamayı öğrenmek arasında gidip gelmekten, ikna etmek zorumuz ile kesişir. Boğuştuklarımızdan uzanan uzun soluklu huzura ermesine vesile olacaklarımıza neden ihtiyaç duyuyoruz. Garibanlara merhamet yok, müslüman düşmanca simgeselleştikçe. Affed/e-(il) meyenler neden kopyalanmış duygularla duygusuz duyarsız. Gamlı değil ve heyecanlı modern labirentlere hapsedilmiş insanlar arasında bu aşkın kaderini belirleyen ne çok kendi kendine yeten saplantısız fakirimiz var. İnsanın gölgelerini gölgeleyenler kimin çıkarına? İnsan nasıl yazılır? Hayatın anlayışını ve anlamını nasıl tartışır. Ve bir çocuğun dinmez istekleri gibi sürekli artan tüketimlerin adı olmuş sevgi. Unutursun hep unutursun cümlelerin seçtikleri arasında kendini. Aynı yatakta, sokakta, yada her yerde beklediklerınin sahibi olmanın kehaneti yalnızlıkmı? Beni susturabilecek tek şey ruhumun inceliğinden yansıyanlar. Bambaşka bir gözle bakmana vesile olanlar çok katlı gökdelenler değil, sadece tek katlı bir gecekondu samimiyetim. Oysa insan denen canlı, doğayı unutmakla yaratanına yaptığı yanlışın farkına varmadan hala aşksız ve sevgisizliğin sebeplerini aramakta. İçli dışlı olamadığımız tek kaynak hala dua. Ama daha pek çok kaynak da aynı yerden çıkıyor. Şimdi parasız da olsa, paranın felaketleri içinde yaşıyoruz, insan olanlar bilir.
Ruhsuzluk ikizi...
İnsanı güzel olmayan toplumun neyi güzeldir buyurdu Şahım. Bir ilkin heyecanıyla dünyayı değiştirir kış uykusundan uyananlar dedi Pirim. Bizi bize anlatan gecenin çobanları için zeval olmaz dualar dedi Mirim. Gerçekten ihtiyaç duyduklarımız dikkate değer vermediğiniz kaynaktan beslenirler ilhama açık engin esnek gönülleriyle dedi Zahit. Boşvermişlik eşiğinde çok zorlanıyor sevgi, içten içe gıpta ediyorum yüzümüze çarpan dua ehline dedi Hırkasız Derviş. Hayatın bir yerinde kendi bakışını çıkarıp atmış, o günden beri kendine kendi gözleriyle b/akanlar gönül tahtına oturuyor dedi Miskin. Bir tür gönüllü tutsaklık, aşkın hikayesini anlatanların halleri dedi Seyyah. Mutlu olmak için değil, mutluluk reçetelerine uymak için, şems vakti hareket edenler önem veriyor başkalarının gözleriyle görmeyi dedi Garip Çoban. Faydacı ve rekabetçi ilişkilere rağmen çevremizi kuşatan, iç içe geçmiş dünyaperestler tamamen kendisinin dışında yaşadıklarına beğeni duyuyor dedi Deliler Şeyhi. Kendine ait odasında, çarpık gönüllü kölelikten işte öyle bir şey tercihlerin sureti dedi Aklı Kıt Adam. Nedir sevgi maharetinin sırrı? Düşündüm hep bu kaygıyı ete kemiğe bürünmemişlerde dedi İhtiyar Bilge. Çağa itaatkar nesillerde çok eskide kalmış duygu samimiyet, bilmez hırslarıyla tükenmiş duyguları dedi Fakir. Bir çok bizi ne kadar kendi benliğimizden, varoluşumuzdan kopardığı meselesidir aşk.
Seçimin yok mu? ...
Bir yenilgiler tarihi oldu hz.insan...
Hafaza meleklerin ne diyor duyuyormusun? buyurdu Şahım. Yaşadığı hayatta farklılaşanlar şems vakti görünür kılınıyorlar dedi Pirim. Aşkın mevsiminin hazanı değiyor savrulan yaprakların zikrınden gecenin çobanlarına dedi Mirim. Sık sık içiçe geçiyor sıkışmış yanın, çok duruldun dönük olman gerek kendine dedi Meczup. Sıradan hayatın sorunlarını anlamak, yorumlamak, kendince çözümler önermek nedense uzağında kaldı ademoğlunun dedi İhtiyar Bilge. Günlük hayat, değil mi ki bireyleri öne çıkarır ve öncelikle hep onlardan sorulur, sorulmayan sorular dedi Zahit. İçin için coşan yanında gölgede kalabilecek kesitiydi duyguların hayatın dedi Miskin. Hep temel sorunlar vardır. Oysa tükettiklerin yanında, kıyıda köşede kalmış yanın da değilken sevgi, nasıl düzenlenecekti, közleşen alevlerin dedi Aklı Kıt Adam. Temel gereksinimin dokunamamak, birkaç yalnızlıl, bir kaç eşyan mıydı ya da neredeyse herkesi birbirine benzetecek giysilerle sınırlanabilir miydi sevgi? dedi Fakır. İçinde her şeyin, kendini yücelten yanın diktatörlüğünün aracı mı? dedi Seyyah. İçinden çıkılması olanaksız yanlışlarını bır yana bırakıp, engin bir gönüle soyun, beninle ilgilenmek daha anlamlı dedi Deliler Şeyhi. Kendi başına bağımsız kılıp, seni egemen kılan yanın değildir sevgi dedi Sufi. Teslimiyetler çoğaltılmış kendini yenile gizilgücün tanık oldukça sözümüze dedi Garip Çoban
Son derece gerçek bir sevgi...
Takvasını iste gönlüm hamdedenlerden olmak için buyurdu Şahım. Konuşmaya başlayan çocukların hali gibi duaya ellerini kaldır dedi Pirim. En müstesna yanını onunla süsle, onunla eda et geceyi, kısacası o her hayrın anahtarıdır dedi Mirim. Hangi erdemlerle donatıyorsun sevgini, ikram etmek için sevgiliye dedi Meczup. Solmayan beyaz renklilik sunar gece, sırlanarak süslenen gecenin çobanları mihrabından, kubbesine geçerken aşkın dedi Zahit. En güzel örneklerini görebilmek mümkündür şems vakti, günümüze kadar gelebilmiş engin gönüllerin dedi İhtiyar Bilge. O sözünden caymayana kulluk etmek bereketi artırır aşkta dedi Sufi. Gönül erbabın ne diyor arafta kalan yanına sevmenin zamanı dedi Fakir. Fecr'de El musebbetietül aşr'ı okumak, aşkın adabını ortaya koyar dedi Garip Çoban. Kartanesi kartanesi üstüne yürürken neyi ikaz ediyor susturulmuş yanımda, hangi hususta konuşmam için izin veriyor dedi Hırkasız Derviş. Aşkın yangınlardan alev alev cehalet yüreğimize düşüyor, ibret verici kar tanelerine bakıp bakıp kaldık suskunluklara dedi Aklı Kıt Adam. Bakmak, duymak yetmiyor s/öze gelmiş mevsım, dualar kendini bulur, sözündeki sevda mucızeyi usul usul anlatırken kartaneleri dedi Deliler Şeyhi. Hilal tam yerinde inerken makamından aleme melekler, ve üşüyor uykusunda bile hz ademoğlu dedi Miskin. Hece hece gece, vakti gelince yusuf nasıl ayrıldıysa züleyhadan, kalp bile aynı çarpmaz Şems ayrılır Mevlanadan
Yalın cümlelerle karmaşık duygular..
Daha ne isteriz ki, son cümle olsun sevgi. Kalbine karşı sesini yumuşat çünkü sonuçta anlatılan senin hikayendir. Hepsi de çok farklı bir bağlamda karşımıza çıkıyor için de özendirici veya kışkırtıcı kelimelerle dolu yaşamından, taşlar yerine oturuyor. Görünüyor ki, bu derde ortak olmamak mümkün değil. Oysa en çok içinde bir şey hissedene uzaksın. Öteki dünya için başkaldıran bedenler en çok sana benziyor. Ona gittiğinde, ne bir eksik ne bir fazlasın rehberliğine ihtiyacın var. Zorlukları ile eşit oranda haz veren duygularına, ortada bir ayna tutulmuşçasına birbirine yansıtan kaç bölüm. İlk dikkat çeken şey, başladığı noktaya dönmesi gibi, ileri ve geri giderek yansıyanlar. Amaç araya özne girmeden, sevgiyi gördükleri şekilde yaşamaktır. Sadece seyretmemize izin veren suretler, dış kabukları soyuldukça içini görmeye hak kazanlara, yavaşça açıyorla kendilerini. Kimin aklından nelerin geçtiği, insanların arasındaki ilişkinin ne olduğu, ancak gönülden diyaloglarla ortaya çıkıyor. Gizemini asla ilk seferde açmıyor kalpler, ancak her şey bileşik duygular gibi birbirlerine anlam katarak çözülduğünü görüyoruz. Yatakta uyanmak üzere olan iki kişilik fark ediyoruz. Büyük çoğunluğu terk ettiği yaşamlardan geride kalanlara sığınıyor geceleri. Hiç durmadan yağan yağmur yüzünden algısı zayıflamış toprağa benzer insanlar. Herkes nankörlüğüyle suç ortağı yanını suçlayarak, duygularıyla parçalanarak, yalnızlıktan nasibini fazlasıyla almış içe işleyen sevgisizlik.
Sözünü sakınmayan cümleler...
Kendini dışlanmış hisseden bir çocuğu, her şeyden çok değer verdığin, h/iç yokluğuyla hissettirir bir bilge. Pek sevmem dediğin bir anlatı aynanda süslenen yanların ne kadar naif ve açık sözlü sorgulamalarının ardındaki derin sezgilerle. Bu yeni arayışlarından biri, büyük değişimler getırir ateşinden alev koparma arzum. Dünyayı anlamaya çalışan bir çocuk olurdu engin özlemlerin. Hatta erdem hissettirir dokunuşlarının yokluğu. Sevimli ve güzel mutluluğun ve daha bir sürü ah'lar. En yakın arkadaşım gecenın çobanları, kendimi ne kadar tanıyorsam o kadar gölgesinde kalıyorum. Engel olamadığın alevlerin, sık sık bir b/aşka şey istiyor. Herkesin kendisini görmesi samimiyeti kayıp olan için içinde. Gel bir söyleşi yapalım, çok doğru bir şey söylesin alevli ateşin soluk soluğa bırakmaya kararlı. Bir dolu seni, bir b/akışta kucaklayabilmek için gözlerinden öperim. Ve bir köşende karşılaşırız mütevazi bir katkıyım. Zaman haklı çıkarır, kendiyle sonu belirsiz bir savaşın içine girenlerı. Biraz düşündükten sonra, gönlümüz de açılırdı. Beni bu davranışa mecbur bırakan cem nedir? Benliğim mi? Yaşamım mı? Sevgim mi? Ama yapılması gereken bir vazife var. O vakit, kimse bilmesin bu aramızda sır kalsın diyor geceden sızan bir ses. Çok şükür! Bir yere gitmem, her sabah doğar doğmaz sırrım açığa çıkacak! Bunu niye saklıyorsunuz? Söylemem, ama bu sır bende aşk emin olun.
Gönül avlusundaki masallar...
Zihnimi uyuşturan sen ile ben kendine has, anlatan ıle dinleyenin bir olduğu büyülü bir vakitte, göz göze geldiğimizde karıştırır gece bizi buyurdu Şahım. Ne kimsenin bağırması ne de çığlığı duyuluyor artık sevdiğim için söyleyeceğim bir düşünceye oturttuğum sevgiyi dedi Pirim. Bütün sesler, çiçekler, yıldızlar, kabirler bir gönderme yapıyor. Hak ettiğini söylemek mümkün, sedaların yutulduğu bir an yaşanıyor dedi Mirim. Mutlak bir sessizlikte kimliğini bulunca sona erer yalnızlık dedi Meczup. Sözcüklerle oynan bir oyun değil sevmek, okumaktır hep yanı başında duran sevgiliyi dedi Zahit. Zorlukla açılan kapının yarattığı simge değil, hiç açılmayacak endişesiyle her seferinde anahtar sokulan kapı, kolayca açılır şems vakti gelenin o olduğunu müjdeliyor dedi İhtiyar Bilge. Gözyaşı kapın kalp bağın mı? Birbirine sığınan sohbetlerin gönül rızasıylaysa, öyle bir yer ki sevgin, saçma bir şey olmaz dedi Garip Çoban. Bölünmek kadar saçma bir şey olamaz duygularının, gelip her bir fethettiği düşünülene teslim etmek varlığını muazzam önem taşır dedi Fakir. Ne fark eder ki? Ve kim bilir, ilk kez toprağın filizlenecekse dedi Hırkasız Derviş. İlham veren güneş dili olanlarda sevginin hüküm sürdügü hayat var, uzaklarda değil dedi Seyyah. Kalp atışını donatıyorsa düşündüğün,her gün güneş doğup batıyorsa gözlerinde, teninde ay tutuluyorsa, üryansa gökkuşağın fazlasıdır Aşk
Sevginin ilmihali...
Ne diyorsun? Dem dem demlenenlerin harikulade hallerine buyurdu Şahım. Her ikimizin de çok iyi bildiği, bizi birleyen bir isim var içimizde dedi Pirim. Tam karşımızda bize göz kırparken şems vakti, konuğumuz hep aşk dedi Meczup. Dokunanların b/izi sık sık bambaşka dünyalara sürüklüyor dedi Mirim. Duyarlı olmak kendi içine ne kadarda şaşkın, zaten yaşatıyorsun sayfalarında dedi Meczup. Anlam kazanan umursamaz dokunuşlarının sıcaklığı şaşkın, sordukça ahengleriniz cevap verebilir size dedi Zahit. Hisseden b/akışında engin olur ve yüreğinizi açık tutarsanız konuşabilirler alev alev çoğaldıkça sizinle içilen dedi Garip Çoban. Gördüğümuz anda teslim oluyor sevmemize, tek tek izlerken yaratıcı dokunuşlarınızla çok hoş vakit geçiriyor özlemler dedi Miskin. Kendıyle hala tanışmamış olanlar, sevgiliye uğramamış hatta, yaşarken sohbet etmiyoruz gerçekle yüzleşmiyorsun dedi Deliler Şeyhi. Hissettirir kokular sarstıkça, biz insanlarla böyleyiz işte dedi Seyyah. İlk kez karşılaşıyoruz, hiç suçumuz yok, onları takdir etmeyen de bizler değiliz dedi Aklı Kıt Adam. Hiç vakit kaybetmeden sana kalanla keyfine bak,küçük dokunuşlarla farklı kapıları açıyorsun teninde dedi Fakir. Onunla ilişki kurdukça nerede olacağınızı çok hem de çok merak ediyoruz dedi İhtiyar Bilge. Herşeyle beraber oldukça, farkına vardıklarının sık sık içinde gezinen yaşam gücün dedi Hırkasız Derviş.
Kilidi olmayan hazinedir aşk....
Başıma gelenlere sevgi ve muhabbet ettikçe aşktan yılmıyor gönül. Seyr-ü temaşayla o seni getiriyorum şems vakti, mahrum kalmaman için benden. Aldık gecenin zifirinden gönlümüzün p/ay'ını neden alevlendi ve sustuk yine, dostluğunun sırlarına ermek,gölgende kalmak susuzluğuna kanmamak için kapındayım. Suretin manasında daim olmak için gönlüm casusunu arıyor secdede. Gökkubbenin söz ve hareketi ne hoş sada, siz farkında olmadan hiç'lik makamı size selam veriyor. Adabın güzel ve samimi örneği kalbine neler söylüyor. Mührün mumla nakışı gibi olan gecenin çobanları, hidayetin sırrı çobanın peşinden gidiyor teheccüd vakti. İstemez gönül gönüle dem vurmayan aşkın sırrını. Derler ki, aşık bir yüreğe makbul olduysan hoşgörmezler, hakka hoşgörünenleri. O ne müthiş bahtiyarlıktır ki susamışlar için ab-ı hayattır, heyhat aşk sarhoş gönlümde. Parantezin dışındaki cümleler gelmekle olanı anlatamaz. Sakın parantezin içinde sana saklı benin gözlerine b/akma, bazı çiçeklerin andırdığı bir umutta mahçup etme. K/açmaya çalıştığım gönüldeki hüzün kaplamış içimi. Yine ses geliyor perişan halimden ve ellerim tamah ediyor dualara yüzüme dokundurdukça, seni dermana ulaştırıyor vakti şerifte. Kelime kuyumcusu geceden yararlanmak gerekir, dünya yükünü azaltmak içın. Vazgeçemediğimiz tüketim alışkanlıklarıyla tükenmemek için müdahele etmek, gördüklerimize karşı görmediklerimizdedir aşk
Merhaba. Bu nasıl bir t/aşkınlık, bunca güzel şiiri nasıl yazmayı başardınız ve halen devam etmektesiniz? Şiirlerinizi lütfen kitaplaştırın. Biz de kütüphanemize koyalım. Selamlar...
'Sevilen bir kadın can demekti.
Bu yüzden en çok canım denirdi ona
ortasında bir eliflik nefes hacmiyle...'
(Nazan Bekiroğlu - İsimle Ateş Arasında)